Suriye'de eğitim, İslam ve ulusal kimlik arayışı
4 Şubat 2025Esad rejiminin devrildiği Suriye'de eğitim alanında bir ilk yaşandı. İlk kez üç buçuk milyon öğrenci, "Suriye milliyetçiliği" hakkında soruların yöneltildiği bir sınava girmek zorunda kalmadı.
Çünkü Heyet Tahrir Şam'ın (HTŞ) yönetimi ele geçirdiği Suriye'de, "eğitimde devrim" olarak nitelendirilen müfredat değişiklikleri sonrasında, ağırlıklı olarak Beşar Esad ve rejiminin yüceltilmesi ile ilgili konuları kapsayan sınavı iptal etti. Kararı, geçiş yönetiminin Eğitim Bakanı Nazir el Kadri duyurdu.
Çocuklar sınavın iptal edilmesine sevindi. Ancak eğitim alanında yaşanmakta olan değişim, özellikle ebeveynleri endişelendiriyor.
"Bu bir felaket"
DW'ye konuşan Şam merkezli sivil toplum girişimi Ulus İnşa Etme Hareketi'nden Anas Joudeh, "Sınavın iptal edilmesi büyük oğlum için iyi bir haberdi. Ama bizlerde birden alarm zilleri çalmaya başladı" diyor.
Oğullarından birinin 7. diğerinin ise 2. sınıfa gittiğini anlatan Joudeh, HTŞ'nin yeni eğitim müfredatına kendi damgasını vurmak istemesinden endişe duyduklarını söylüyor.
"Tıpkı Esad'ın geçmişte yaptığı gibi şimdi de HTŞ kendi ideolojisini müfredata yansıtmak isteyecek" diyen Anas Joudeh, bundan duyduğu endişeyi "Bu bir sorun. Hatta bu bir felaket" sözleriyle dile getiriyor.
İslamcı eğilim tedirginliğe yol açıyor
Eğitim Bakanı Nazir el Kadri, yeni görevini üstlenmeden önce beş yıl boyunca HTŞ'nin kontrolü altında olan İdlib'de eğitim bakanlığı için çalışıyordu.
Şam'daki yeni görevini üstlenir üstlenmez de eğitim alanında değişiklik öngören 9 sayfalık planını, Ocak ayında, eğitim bakanlığının Facebook sayfasında yayımladı.
Eğitim müfredatında değişiklik öngören bu listeye göre artık "vatanı savunmak" yerine "Allah'ı savunmak" tanımı kullanılacak. "Lanetlenmiş ve yoldan çıkmış olanlar" yerine "Yahudiler ve Hristiyanlar" denilecek. Ayrıca şehit tanımı da "vatanı için ölenler" yerine "Allah yolunda ölenler" olarak belirlendi.
Kamuoyuna yansıyan bu liste üzerine el Kadri bir açıklama yaparak endişeleri gidermeye çalıştı. Bakan sadece iki konuda talimat verdiğini söyledi.
Talimatlardan ilkinin devrilen Esad rejimini yücelten içeriklerin müfredattan çıkartılması olduğunu söyleyen el Kadri, ayrıca Suriye devrim bayrağının tüm okul kitaplarında yer alması talimatını verdiğini kaydetti.
Ayrıca İslam dersi müfredatındaki "yanlışlıkların" da düzeltildiğini aktaran bakan, güncellemelerin bir sonraki öğretim yılı öncesinde uzmanlar komitesi tarafından gözden geçirileceğini belirtti.
Belirsizlik endişeleri artırıyor
Bu açıklamalar Anas Joudeh'in, HTŞ'nin kendi ideolojisini dayatma ihtimaline ilişkin şüphelerini gidermeye yetmiyor.
Joudeh, pek çok Suriyeli gibi HTŞ yönetiminin Suriye toplumunun tüm dini ve etnik kesimlerinin davet edileceği bir Ulusal Diyalog Konferansı düzenleme sözünü tutmayabileceğinden endişe duyuyor.
Öğretmenler de bu endişeyi paylaşıyor. Çok sayıda öğretmen, Eğitim Bakanlığı önünde bir araya gelerek müfredatın HTŞ tarafından tek taraflı olarak değiştirilmesini protesto etti.
Öğretmenlerin, uzmanların, sivil toplumun görüşlerinin alınmaması eleştiriliyor, hatta geçiş yönetiminin bu tür değişiklikleri tek başına kararlaştırmaya hakkı bulunmadığı vurgulanıyor.
HTŞ Şam'da yönetimi devralmış olsa da halen hem Birleşmiş Milletler (BM) hem de ABD tarafından IŞİD ve El Kaide ile bağları olduğu gerekçesiyle terör örgütü olarak sınıflandırılıyor.
HTŞ sadece geçiş sürecinde yönetimi devralmış olsa da, yönetimi ne zaman devredeceği ile ilgili belirsizlikler de sürüyor.
"Eğitim ulusal kimlik inşasında hayati öneme sahip"
Geçiş dönemi cumhurbaşkanı ilan edilen HTŞ lideri Ahmed Şara, başta sadece Mart 2025'e kadar yönetimde olacaklarını söylemişti. Daha sonra bu söylemini değiştirdi, yeni anayasa taslağının iki, üç yıla kadar hazır olacağını ve yaklaşık dört yıl sonra seçimlerin yapılacağını duyurdu.
Londra merkezli Azure Strateji'nin Jeopolitik ve Güvenlik Direktörü Alice Gower DW'ye “Suriyeli liderler, yeni Suriye'nin tasarlanması ve inşasında sivil toplum kuruluşlarını ve Suriye halkını, onların deneyimlerini ve bakış açılarını dikkate alarak sürece dahil etmeli" açıklamasını yaptı.
Gower, "Özellikle Suriye’de eğitim, birlik ve ulusal kimlik duygusunun inşasında hayati bir unsur" dedi.
Milyonlarca çocuk okula gidemiyor: Riskler artıyor
Müfredat ile ilgili tartışmalar süre dursun, Suriye'de ebeveynler zaten çocuklarının eğitimi ile ilgili olarak çok ciddi sorunlarla başa çıkmak zorunda.
14 yıllık iç savaş Suriye'nin eğitim sisteminde çok ciddi gerilemelere yol açtı.
Uzun süre boyunca ülkenin kuzeybatısı HTŞ'nin, kuzeydoğusu yarı özerk Kürt bölgesinin, ülkenin yaklaşık yüzde 70'i de Esad rejiminin kontrolündeydi.
Bazı bölgelerde yaşayan milyonlarca çocuk, resmi olarak okullara kayıtlı bile değildi. Bir kısmı toplum merkezlerinde ya da çevrimiçi platformlarda sunulan gayri resmi eğitime katılıyordu.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Sözcüsü James Elder DW'ye "Savaş nedeniyle yaklaşık 2 milyon 500 bin çocuk okula gidemedi" açıklamasını yaptı.
Yine yaklaşık bir milyon çocuğun okulu bırakma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu söyleyen Elder, savaşın eğitim altyapısını da olumsuz etkilediğine işaret ediyor.
"Suriye'deki her üç okuldan biri yıkıldı, hala onarılmadı ya da yerinden edilmiş aileler için barınak olarak kullanılıyor" bilgisini paylaşan Elder, şu uyarıda bulunuyor:
"Bu çocuklar daha uzun süre okula gidemezlerse o zaman çocuk işçiliği, çocuk yaşta evlilik, insan ticareti ve silahlı gruplar tarafından askere alınma gibi tehlikelere daha fazla maruz kalırlar."
Eğitim nasıl ayağa kaldırılacak?
UNICEF Sözcüsü James Elder, DW'ye Suriye'de eğitimin yeniden ayağa kaldırılması için izlenmesi gereken stratejiyi aktarırken şu iki noktaya dikkat çekiyor:
"Ülke yeni bir döneme doğru ilerlerken, ülkenin zengin çeşitliliğini yansıtan kapsayıcı bir müfredat tasarlamak için daimi işbirliği şart. Aynı zamanda mevcut sistemleri güçlendirmek ve Suriye'deki her çocuğun öğrenme yolculuğuna yeniden başlayabilmesini veya devam edebilmesini sağlamak için eğitime acilen yatırım yapılması gerekiyor."
Anas Joudeh ise öğretmenlerin geçiş sürecinin nasıl anlatılacağı konusunda eğitilmesi gerektiğini söylerken, bunun için de gecikmeksizin ulusal uzlaşma sürecinin başlatılmasının önem taşıdığını vurguluyor.
Joudeh, müfredatın belirlenmesinin aciliyet taşıdığını söylerken, “Her şeyden önce, bu ulusun değerlerini ve sembollerini tartışmamız gerekiyor” diyor.