Orta Avrupa'da aşırı sağcılar güçlerini birleştiriyor
11 Haziran 2025Budapeşte'de geçtiğimiz haftalarda düzenlenen "CPAC Macaristan 2025"e katılım hayli yüksekti. Avrupa'daki sağ popülist siyasi yelpazenin önde gelen ve gelecek vadeden siyasetçileri, ABD Muhafazakâr Siyasi Eylem Konferansı'nın (US Conservative Political Action Conference - CPAC) dördüncüsü için Macaristan'da bir araya geldi.
Katılımcılar, ağırlıklı olarak Avrupa Birliği'nden (AB) ve "cinsiyet ve uyanma çılgınlığından" kaynaklandığını düşündükleri ulusal egemenliğe yönelik tehditten duydukları hoşnutsuzluğu dile getirdi ve yeni "vatanseverler çağını" ilan etti. Etkinliğin en dikkat çekici noktası da Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın konuşmasıydı. Orban "Trump kasırgasının" neden olduğu kaosu kutladı ve tüm muhafazakârları "bu sayede ortaya çıkan fırsatları" değerlendirmeye çağırdı:
"Evimize dönmeliyiz ve herkes kendi seçimlerini kazanmalı. Amerika'dan sonra biz Avrupalılar da hayallerimizi geri alacağız ve Brüksel'i işgal edeceğiz."
Sağ popülistler için Orban bir "rol model"
Almanya'daki AfD, İspanya'daki Vox ve Avusturya'daki Özgürlük Partisi (FPÖ) gibi aşırı sağcı ve popülist partiler, Budapeşte'de temsil edildi. Bu partiler, son seçimlerde önemli kazanımlar elde etmiş olsa da sadece birkaç Avrupa ülkesi sağcı ve sağ popülist partiler tarafından yönetiliyor.
Orta Avrupa'nın önde gelen üçlüsü ise toplantının ilgi odağındaydı. Slovakya Başbakanı Robert Fico, eski ve muhtemelen geleceğin Çek Başbakanı Andrej Babis ve eski Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki.
Orta Avrupa'yı sağcı popülistlerin merkezi haline getirmek için çok çalışan Macar Başbakan Orban, bunu yaparken başarısını dünyanın dört bir yanında benzer düşünen siyasetçiler için parlak bir örnek olarak yayan bir ağ oluşturdu. Budapeşte'deki bu birliktelik de bu "çabanın" bir sonucu.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'ndan Daniel Hegedus, DW'ye "Avrupa'da ulusötesi öğrenme artık Doğu'dan Batı'ya doğru gerçekleşiyor ki bu oldukça sıra dışı bir durum" değerlendirmesini yapıyor.
Bunda sadece Orban ve CPAC'ın değil, aynı zamanda hükümet tarafından finanse edilen ve yönetilen lobi ağları ile bölge ve ötesine yayılan tabandaki siyasi ve dinî örgütlerin de büyük katkısı oldu.
Bunlar sağcı popülist güçleri bir araya getirerek ağ oluşturmalarına ve mesajlarını daha geniş bir kitleye yaymalarına yardımcı oluyor.
Milliyetçilerin merkezi ekseni: Macaristan ve Polonya
Macar hükümeti tarafından finanse edilen kurumlar bu etki ağlarının merkezinde yer alıyor. Bunlar arasında Tuna Enstitüsü, Mathias Corvinus Collegium (MCC) ve CPAC Macaristan 2025'e ev sahipliği yapan Temel Haklar Merkezi bulunuyor.
Bölge genelinde ve ötesinde şubeleri bulunan bu kurumlar, benzer düşünen akademisyenleri ve aktivistleri bir araya getiren etkinlikler düzenliyor. Sadece Doğu ve Orta Avrupa'da değil, aynı zamanda Brüksel ve İngiltere’de de The European Conservative, Brussels Signal ve Remix gibi benzer kuruluşlar bulunuyor.
Örneğin MCC, Macaristan, Slovakya ve Avusturya'da eğitim kurumları işletiyor ve Polonya'daki Ordo Iuris gibi Katolik Kilisesi'ne bağlı aşırı muhafazakar gruplarla işbirliği yapıyor.
Orban'ın Fidesz partisinin eski milletvekili ve Orta Avrupa Üniversitesi (CEU) Demokrasi Enstitüsü'nün kurucu direktörü Zsuzsanna Szelenyi'nin DW'ye açıkladığı gibi, Macaristan ve Polonya bu ağın ana eksenini oluşturuyor.
Aşırı sağ zincirleme bir reaksiyon peşinde
Budapeşte merkezli düşünce kuruluşu Political Capital'in analistlerine göre ise bu ağların "zincirleme bir reaksiyonu tetiklemesi ve pan-Avrupa düzeyinde değişikliklere yol açması" amaçlanıyor. Brükse ise Orban'ın yükselişini ve AB'yi etkisi altına almasını engellemek istiyor.
Öte yandan Orban, yeni bir "şeffaflık yasası" ile gücünü daha da artırmayı planlıyor. Yasa, hükümetinin "kamusal yaşamı yabancı araçlarla etkileyerek Macaristan'ın egemenliğini tehdit ettiğini" düşündüğü tüm kuruluşları kara listeye almasına olanak tanıyacak.
Eleştirmenler, baskıcı Rus uygulamalarından esinlenen yasa söz konusu tasarısının, her türlü eleştirinin önünü keseceği konusunda uyarıyor. Ayrıca diğer hükümetlerin de Macaristan'ı örnek alabileceğinden korkuyorlar.
Robert Fico 2023 yılında Slovakya'da iktidara geldiğinden bu yana, benzer yasaları yürürlüğe koydu. Özellikle de Slovakya'da hukukun üstünlüğünü savunmak için çalışan Via Iuris gibi "siyasi sivil toplum kuruluşlarını" hedef aldı.
Avrupa'da sağ popülistlerin devri başladı mı?
Orban'ın ağları, aşırı sağ söylemleri Avrupa'nın ana akımına sokmayı başarmış olsa da Orban yıllardır işleyen uluslararası ittifaklar kurmak için boşuna çabalıyor. Avrupa Parlamentosu'ndaki "Avrupa için Vatanseverler" grubunun ne kadar istikrarlı olacağı ve AB mevzuatı üzerinde umduğu etkiyi sağlayıp sağlayamayacağı şimdilik belirsiz. Nitekim Fransız aşırı sağından önde gelen hiçbir siyasetçi, CPAC Macaristan 2025'e katılmadı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın yeniden seçilmesi, ABD'deki sağ popülist ve milliyetçi gruplarla ilişkileri ve koordinasyonu derinleştirdi. Ancak Trump'ın Avrupa'daki sağ popülistlere nasıl bir ivme kazandıracağı henüz net değil. ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, başkanlık seçimleri öncesinde CPAC Polonya'da yaptığı konuşmada, Polonyalı seçmenlere Karol Nawrocki'ye oy vermeleri çağrısında bulunsa da CPAC Macaristan 2025'e ABD'den üst düzey temsilci katılmadı.