Çiçek satarken NSU'nun hedefi oldu: Enver Şimşek
9 Eylül 2025Hayatını çiçek satarak kazanan Enver Şimşek, 9 Eylül 2000'de Nürnberg'de saldırıya uğradı.
Saldırganlar, seyyar çiçek satış standında müşteri bekleyen 38 yaşındaki Şimşek'e sekiz el ateş etti. Beş kurşun, başına isabet etti. Ve iki çocuk babası Enver Şimşek, saldırıdan iki gün sonra ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede, saldırganlar hakkında bilgi veremeden hayatını kaybetti.
Ailesi, Enver Şimşek'in nefret ve ırkçılık nedeniyle aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör hücresi tarafından öldürüldüğünü ancak 11 yıl sonra öğrenebildi. Üstelik NSU'nun tek kurbanının Enver Şimşek olmadığı ortaya çıktı.
Almanya'yı sarsan NSU gerçeği nasıl ortaya çıktı?
NSU gerçeğinin gün yüzüne çıkmasını tetikleyen gelişmeler, 4 Kasım 2011 tarihinde yaşandı.
O gün, Thüringen Eyaleti'nin Eisenach kentinde, aşırı sağcı çevrelerden Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt, başarısız bir banka soygununun ardından saklandıkları kiralık karavanda ölü bulundu. Güvenlik makamları, ölüm nedenlerini intihar olarak açıkladı.
Mundlos ve Böhnhardt'ın ölü ele geçirildikleri haberi üzerine aynı gün suç ortakları Beate Zschäpe, Zwickau'da üçlünün uzun süre birlikte yaşadığı evi ateşe verdi, evde patlama meydana geldi. Zschäpe bunun hemen ardından önce kaçtı ve bu esnada kendisinin de üyesi olduğu terör hücresini ve işledikleri cinayetleri ifşa eden itiraf videosunun yer aldığı DVD'yi, aralarında Alman basın kuruluşları ve Türkiye'nin Münih Başkonsolosluğunun da yer aldığı adreslere gönderdi. Ve birkaç gün sonra, 8 Kasım'da Zschäpe'nın güvenlik güçlerine teslim olduğu açıklandı.
Şok etkisi yaratan itiraf videosu
Beate Zschäpe'nin gönderdiği DVD'lerdeki korkunç videoda NSU terör hücresi sadece Enver Şimşek'i öldürmekle övünmüyor.
Videoda NSU, 2000-2007 yılları arasında ülkenin dört bir yanında gezerek sekizi Türk, biri Yunan dokuz göçmeni ve polis memuru Michele Kiesewetter'ı öldürdüklerini itiraf ediyor. Haziran 2004'te Köln'de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Keup Caddesi'nde düzenlenen ve 22 kişinin yaralandığı çivili bombalı saldırılar da örgütün üstlendiği eylemler arasında.
Bu arada cinayetlerde kullanılan Çeska model tabanca da yapılan aramalar sırasında üçlü terör hücresinin Zwickau'daki evinde bulunuyor.
Ortaya çıkan bu gerçekler, Almanya'da şok etkisi yaratıyor. Oysa NSU'nun üstlendiği cinayetler, yıllarca Alman basınında "dönerci cinayetleri" olarak adlandırılmış, kurbanların aileleri şüpheliler olarak sorgulanmış, NSU'nun öldürdüğü Türkiye kökenli 8 kurban ve aileleri uyuşturucu kaçakçılığı ve namus cinayetleri ile suçlanmıştı.
Peki aşırı sağcı terör hücresi yıllarca yakalanmadan, polisin ve iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (BfV) hiç dikkatini çekmeden aynı silahla bu cinayetleri nasıl işleyebildi? Göçmen kökenliler sistematik cinayetlerle infaz edilirken, güvenlik kurumları bunun faillerinin kim olduğundan gerçekten habersiz miydi? NSU'nun ortaya çıkmasının ardından Anayasayı Koruma Teşkilatı'nda neden bazı belgeler imha edildi? Bazı dosyalar hakkında neden gizlilik kararı alındı? Bazı devlet yetkilileri, iddia edildiği gibi bu üçlünün işlediği cinayetlerden haberdar mıydı?
Babasını küçük yaşta kaybeden Enver Şimşek'in kızı Semiya Şimşek, tıpkı diğer kurbanların aileleri gibi günümüzde hâlâ yanıtsız kalan bu sorulara yanıt arıyor.
Merkel af dileyerek aydınlatma sözü vermişti
2012 yılının Şubat ayında Semiya Şimşek, NSU kurbanları için Berlin'de düzenlenen anma töreninde küçük yaşta kaybettiği babası ve yaşadıkları hakkında hafızalardan silinmeyen bir konuşma yapmıştı.
Bu konuşmasında babası öldürüldüğünde ona veda bile edemediklerini, yas tutmadıklarını ifade eden Semiya, 11 yıl boyunca onun ölümünden bir aile ferdinin sorumlu olabileceği şüphesi ve bunun yarattığı yük ile yaşamak kaldıklarına işaret etmişti.
Ayrıca babasının bir suçlu, bir uyuşturucu taciri olduğundan şüphelenildiğini hatırlatan Semiya'nın anmadaki şu sözleri hafızalara kazandı:
"Bir çocuk olarak, hem ölen babamın hem de büyük acı içinde olan annemin şüpheli olarak görülmesinden ötürü neler hissetmiş olabileceğimi tahmin edebiliyor musunuz? Bugün, tüm bu suçlamaların uydurma ve tamamen asılsız olduğunu biliyoruz. Babam, Neonaziler tarafından öldürüldü!"
Dönemin başbakanı Angela Merkel, anma töreninde gerçeklerin çok uzun süre karanlıkta kaldığını, ayrıca bazı aile fertlerinden yıllarca haksız yere şüphelenildiğini söyleyerek "Bunun için sizlerde af diliyorum" demişti.
NSU mağdurlarına "Yaşadığınız yıllar sizler için bitmek bilmeyen bir kabus olmuş olmalı" diye seslenen Merkel, "Başbakan olarak size söz veriyorum: Cinayetleri aydınlatmak, suç ortaklarını ve arkasındaki isimleri ortaya çıkarmak ve tüm failleri adalete teslim etmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız" demişti.
Aileler hâlâ sorularına yanıt arıyor
Merkel'in Alman devleti adına bu sözü vermesinin üzerinden uzun zaman geçti. Bu süre zarfında 2013'te başlayıp 2018'de sona eren NSU davası Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde görüldü.
NSU'nun hayattaki tek üyesi Beate Zschäpe ömür boyu hapis cezasına mahkum edildi. Ancak kurbanların aileleri ve avukatları halen suç ortakları ve arkasındaki ağın aydınlatılmadığı görüşünde. NSU'nun üç kişilik bir hücreden oluşmadığı, gerisindeki ağın ortaya çıkartılmasına da devlet içinde direnç olduğu iddia ediliyor.
Semiya Şimşek, NSU'nun 4 Nisan 2006'da Dortmund'da öldürdüğü Mehmet Kubaşık'ın kızı Gamze Kubaşık ile "Acılarımız Bizim Gücümüzdür" adlı kitapta, ailelerinin yaşadıkları kederi, aşağılanmayı ve yürüttükleri mücadeleyi anlatıyor. Kitapta ayrıca NSU'nun gerektiği gibi aydınlatılmadığı da belirtiliyor.
Semiya Şimşek, NSU davasında ve hem federal hem eyalet meclislerindeki soruşturma komisyonlarında yanıtsız kalan birçok konu bulunduğuna işaret ediyor. Yaklaşık bir çeyrek asır önce babası öldürülen Semiya Şimşek, bir gün yanıtlarını bulmak için mücadele etmeyi sürdürdüğü soruları şu sözlerle sıralıyor:
"Neden özellikle babam? Bu kurbanlar hangi kriterlere göre seçildi? Neden yardım edenler hakkında soruşturma yapılmıyor?"