Keşmir: Hindistan ve Pakistan savaşa mı sürükleniyor?
29 Nisan 2025Keşmir'deki Pahalgam bölgesinde 22 Nisan'da 26 turistin öldürüldüğü silahlı saldırı sonrasında Hindistan ile Pakistan arasında patlak veren gerilim tırmanıyor.
Hindistan, idaresi altındaki Keşmir'deki silahlı militanların Pakistan'dan geldiklerini söyleyerek İslamabad'ı bölgedeki ayrılıkçıları desteklemekle suçluyor. Pakistan ise bu iddiaları reddederek tarafsız bir soruşturma yürütülmesini istiyor.
Silahlı saldırıdan bu yana taraflar karşılıklı suçlamalar ve diplomatik restleşmelerle birbirlerine meydan okuyor.
Tansiyon giderek tırmanıyor
Yeni Delhi, bazı Pakistanlı diplomatları istenmeyen kişi ilan ederken kara ve hava sınırlarının kapattı, Pakistan vatandaşlarına vize hizmetlerinin askıya alındığını, daha önce verilmiş vizelerin iptal edildiğini ve 1960 tarihli İndus Suları Antlaşması'nın da askıya alındığını duyurdu.
Buna karşılık İslamabad da benzer adımlar atarak bazı Hint diplomatları istenmeyen kişi ilan etti, hava sahasını Hindistan uçaklarına kapattı, diplomatik ilişkilerinin seviyesini düşürdü ve ikili ticareti askıya aldı.
Hindistan ile Pakistan arasındaki tartışmalı Keşmir bölgesinde geçmişte de düzenlenen ölümcül silahlı saldırılar nedeniyle gerilimler, hatta çatışmalar yaşandı. Son gerilim, iki nükleer gücün yeniden bir savaşa sürüklenmesi endişesini beraberinde getiriyor.
Pakistan bugün sınır bölgesinde hava sahasını ihlal eden Hindistan'a ait bir insansız hava aracının düşürüldüğünü duyururken Hindistan ordusu Pakistan ordusunun son beş gecedir Keşmir'deki kontrol hattı boyunca hafif silahlarla ateş ettiğini, "provokasyona ölçülü ve etkili bir şekilde karşılık verildiğini" kaydetti.
Pakistan: Hindistan her an saldırabilir
Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Muhammed Asıf dün Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada Hindistan'ın her an Pakistan'a saldırabileceğini söyleyerek askeri önlemleri artırdıklarını, Çin, ABD, İngiltere ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeyi gelişmeler hakkında bilgilendirdiklerini duyurdu.
Pakistan ordusunun Hindistan'ın olası saldırısı konusunda hükümeti bilgilendirdiğini ve teyakkuzda olduğunu söyleyen Asıf, nükleer silahlar hakkında da "Ancak varlığımıza yönelik doğrudan bir tehdit olması halinde kullanacağız" açıklamasını yaptı.
Pakistan Savunma Bakanı Asıf ayrıca İndus Suları Antlaşması'nı askıya alan Hindistan'ı sert bir dille eleştirirken sudan mahrum bırakmanın bir "savaş nedeni" olduğunu, geçmişte savaşlar esnasında bile bu anlaşmanın askıya alınmadığına işaret etti.
Çoğunluğu Müslüman olan Keşmir, 1947'de İngiliz yönetiminden bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana Hindistan ve Pakistan arasında bölünmüş durumda. Her ikisi de bölgenin tamamı üzerinde hak iddia ediyor.
Bazı analistler tırmanan son gerilimin daha büyük bir askeri ihtilafa evrilmesinden endişe duyduklarını söylüyor. Pakistan'ın nüfusu en kalabalık ve en büyük kentlerinden Karaçi'de halk, Keşmir'de 26 kişinin ölümüne yol açan saldırı sonrasında Hindistan ile tırmanan gerilimden endişeli. Hindistan'dan yapılan sert açıklamalar, Yeni Delhi'nin bu sefer ayrılıkçıları desteklemekle suçladığı Pakistan'a "ciddi bir ders vermeye niyetli olduğu" algısına yol açıyor.
Ancak DW'ye konuşan İslamabad merkezli Araştırma ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi'nin İcra Direktörü İmtiaz Gul, Hindistan ile Pakistan arasında topyekûn bir savaşın çıkmasını olası görmediğini söylüyor. Gul, "Her iki ülkenin de nükleer yetkinliğe sahip olması, büyük bir savaşı önlemede caydırıcılık görevi görüyor" diye konuştu.
Hindistan askeri hamlelere girişir mi?
2019'da yine Hindistan idaresi altındaki Keşmir'de düzenlenen bir intihar saldırısında 40 Hintli paramiliter asker hayatını kaybetmişti. Hindistan, Pakistan'a hava saldırıları düzenleyerek karşılık vermiş ve iki ülke savaşın eşiğine gelmişti.
Hindistan'ın şimdi yine benzer bir harekata girişebileceği konuşuluyor. Bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen Uluslararası Kriz Grubu (ICG) kıdemli analisti Praveen Dhonthi, DW'ye verdiği demeçte Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve hükümetinin askeri saldırıyla misilleme yapma konusunda kamuoyu baskı altında olduğuna dikkat çekiyor.
Bu baskının oluşmasında Modi hükümetinin Pakistan'a yönelik düşmanca söyleminin etkili olduğunu, bu söylemlerin Hindistan kamuoyunun beklentilerini şekillendirdiğini söyleyen Dhonthi, "Bu hükümet gösterişe çok önem veriyor ve destekçilerini memnun etmek için 2019'daki hava saldırılarından daha önemli görünmesi gereken bir askeri operasyon yapmak zorunda kalacak" dedi.
Dhonthi, diplomatik hamlelerin kamuoyu psikolojisi üzerinde askeri seçeneklerle aynı yatıştırıcı etkiye sahip olmadığını söylerken, "Askeri bir operasyon olasılığı çok yüksek" diye uyardı.
Ancak Pakistan'ın eski ABD Büyükelçisi Maleeha Lodhi, Modi'nin böyle bir saldırısının büyük bir krizi tetikleyebileceği görüşünden.
"Modi, İslamabad'dan güçlü bir askeri yanıtla karşılaşacağını biliyor" diyen Lodhi, Pakistan'ı hedef alacak bir askeri harekatın öngörülemeyen sonuçlar doğurabileceğini kaydediyor.
Eski büyükelçi, "Hindistan'da spekülasyonlara konu olan nükleer eşik altında yürütülecek sınırlı savaş fikri, telaffuz edilmeyen risklerle doludur, böyle bir senaryodan her ne pahasına olursa olsun kaçınılmalıdır" diyor.
Bu arada Hindistan'ın emekli generallerinden Syed Ata Hasnain, ülkesinin kamuoyunda Pakistan'a hızlı misilleme yapılması beklentisi ile ilgili olarak dikkat çekici açıklamalar yaptı. Hindistan'ın Pakistan'a yanıtının bir takvime bağlı olmak zorunda olmadığını savunan Hasnain, "verilecek yanıtın başarı garanti edildiğinde uygulanması gerektiğini" söyleyerek Hint halkına "ülkenin siyasi ve askeri liderliğine güvenmeleri" çağrısında bulundu.
Ekonomisi krizde olan Pakistan'a baskı artıyor
İslamabad merkezli Araştırma ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi'nin İcra Direktörü İmtiaz Gul, Hindistan'ın Pakistan'a siyasi ve ekonomik baskısını artıracağı görüşünde.
Yeni Delhi'nin uluslararası ağırlığını kullanarak Pakistan'ı uluslararası toplumdan izole etmeye çalışacağını kaydeden Gul, "Hindistan'ın İndus Suları Antlaşması'ndan tek taraflı çekilmesi, Pakistan için büyük bir tehdit oluşturuyor" diyor.
Ayrıca Hindistan'ın ticareti ve vizeleri askıya aldığını anımsatan Gul, Yeni Delhi'nin Pakistan'ı izole etmek için elindeki tüm araçları kullandığına dikkat çekiyor.
Uluslararası yatırımlara büyük ihtiyaç duyan Pakistan'daki yüksek enflasyonun sıradan vatandaşları ağır şekilde etkilediğine işaret eden Gül, ülkenin ciddi bir ekonomik krizle boğuştuğunu kaydediyor.
Pakistan sadece ekonomik krizle değil aynı zamanda Belucistan ve Hayber Pahtunhva eyaletlerinde faaliyet gösteren aşırılık yansılı gruplardan kaynaklanan büyük güvenlik sorunlarıyla da karşı karşıya.
Siyasi cephede de tansiyon yüksek. Ülkenin en popüler siyasetçilerinden biri olan eski Başbakan İmran Han hala hapiste ve destekçileri askeri yönetimle çatışma halinde.
Bütün bu sorunlar nedeniyle Hindistan ile Keşmir konusunda tırmanan ihtilafın Pakistan'ı daha da istikrarsızlaştırabileceğinden endişe ediliyor.
Uluslararası toplumdan art arda itidal çağrısı yapılıyor
Birleşmiş Milletler (BM), her iki tarafa sorunları barışçıl yollardan çözme iradesi sergileme, azami ölçüde itidalli olma çağrısı yaptı.
Benzer bir çağrı her iki ülkeyle sınır komşusu olan Çin'den geldi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Yiakun, "Hem Hindistan hem de Pakistan Güney Asya'da önemli ülkelerdir. Uyumlu bir şekilde bir arada yaşamaları bölgenin barışı, istikrarı ve kalkınması açısından büyük önem taşımaktadır" açıklamasını yaptı.
İran arabuluculuk teklifinde bulunurken Suudi Arabistan da "tırmanışı önlemeye katkıda bulunmaya çalıştığını" duyurdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün yaptığı açıklamada "Pakistan ile Hindistan arasında tırmanan gerilimin daha vahim boyutlara evrilmeden bir an önce düşürülmesini arzu ediyoruz" sözlerine vurgu yaptı.
Gerilimin olası etkileri bölgeyle sınırlı kalmayacak
ABD Başkanı Donald Trump ilk açıklamasında 26 kişinin öldürüldüğü Pahalgam'daki saldırıyı kınadı. Cuma günü yaptığı açıklamada ise Trump, Hindistan ve Pakistan arasında Keşmir sınırında uzun yıllardır var olan gerilimlere işaret ederek "Ama bir şekilde çözeceklerinden eminim. Her iki lideri de tanıyorum" dedi.
Bölgede hassas jeopolitik dengeler var. ABD bir yandan işbirliği gün geçtikçe artan Hindistan ile ilişkilerini yönetirken diğer yandan Çin ile bağı gün geçtikçe güçlenen Pakistan ile ilişkilerini de hassas bir dengede yürütmek zorunda.
Newsweek dergisinde yayımlanan bir makalede, Hindistan-Pakistan ihtilafının neden önemli olduğuna ilişkin şu çarpıcı değerlendirme aktarılıyor:
"Washington muhtemelen diplomatik çözümler için baskı yapacak, bu yolla krizde tansiyonun düşmesini sağlayıp daha fazla şiddet olaylarının yaşanmasını önlemeyi amaçlayacak. Çünkü yaşanması muhtemel gelişmeler, sadece Güney Asya'yı etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda Çin'in bölgede artan etkisiyle birlikte, küresel güvenliği de yeniden şekillendirebilecek."