Hakan Fidan Suriyeli Kürtleri oyunbozanlıkla suçladı
13 Ağustos 2025Suriye'de omurgasını Kürtlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Hayat Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ahmed Şara başkanlığındaki Şam yönetimi arasında Mart 2025'te bir anlaşma imzalanmıştı. Ancak imzalanan anlaşmanın uygulanması ile ilgili son dönemde çıkan sorunlar nedeniyle gergin bir seyir izliyor, bu esnada Şam ile Ankara arasındaki temaslar da yoğunlaşıyor.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani günübirlik bir ziyaret için bugün Ankara'daydı. Şeybani, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile bir araya gelerek ortak basın toplantısı düzenledi.
Fidan yıl içinde sık sık ziyaret ettiği Şam'a geçen hafta 7 Ağustos'ta da giderek Şeybani'nin yanı sıra Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir araya gelmişti.
Son ziyaret kapsamında Suriye'den sadece Şeybani değil aynı zamanda Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ile İstihbarat Başkanı Hüseyin el Seleme de Ankara'ya geldi.
Fidan'dan SDG'ye oyunbozanlık suçlaması
Hakan Fidan ile Şeybani'nin Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında SDG ile son dönemde ortaya çıkan gerginlikler ile ilgili önemli mesajlar verildi.
Fidan, Suriye'nin toprak bütünlüğünün çok önemli olduğunu söyleyerek "Suriye'deki olumlu gelişmelerden rahatsız olanlar var. YPG (SDG'nin askeri kanadı Kürt Halk Savunma Birlikleri) oyunbozanlık yapıyor, sisteme entegre olmuyor ve olumlu havayı bozuyor" dedi.
Bakan Fidan "YPG'nin bir türlü sisteme entegre olmamadaki oyunbozanlık rolü gösteriyor ki Suriye'de açılan bu olumlu sayfanın insanların umduğu gibi, istediği gibi gitmesi bir hayli zor olacak gibi gözüküyor" sözleriyle Mart anlaşmasının uygulanmasına dair sorunlara dikkat çekti.
Yeni dönemde SDG ve YPG'den çok sayıda açıklama yapılmakta olduğunu hatırlatan Fidan, Türkiye'de devam eden yeni çözüm sürecine de atıfta bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"YPG/SDG '10 Mart anlaşması bizi bağlamaz diyor'. Türkiye'deki 'Terörsüz Türkiye' sürecinin de kendilerini ilgilendirmediklerini söylüyorlar. Peki sizi ne ilgilendiriyor? Bölgedeki Kürt kardeşlerimizi İsrail'in maşası yapmak mı ilgilendiriyor? Maalesef bu noktada bizim de artık tolere etmekte zorlandığımız gelişmeleri görmeye başlıyoruz. Biz bu süreçlere büyük bir iyi niyet yatırıyoruz diye sizin orada ortaya koyduğunuz küçük kurnazlıkları görmüyor değiliz. YPG'yi uyarıyorum. Durduğunuz yer yer değil. Bunu artık değiştirin."
Fidan, Türkiye'nin "tolere etmekte zorlandığı gelişmeler bulunduğunu" da söyleyerek halihazırda Türkiye, Irak, İran ve Avrupa'dan gelen örgüt üyelerinin Suriye'yi terk etmediğini kaydetti. 10 Mart'tan ve Türkiye'de yürüyen süreçten sonra örgütün Suriye'de güven telkin edici bir gelişmesini de görmediklerini belirten Fidan, şöyle konuştu:
"Tam tersine bütün süreçleri gerek Şam'daki gerek Ankara'daki süreçleri, olası bir sorunda faydayı maksimize etmek için beklediklerini görüyoruz. Bunu görmediğimizi zannetmesinler, bunu görüyoruz. Bölgede yeni bir dönem ve yeni bir ruh var; Türkiye'de yeni bir dönem ve ruh var. Bunlardan istifade etmek lazım. Kusura bakmayın, kimse enayi değil, biz enayi değiliz. Biz bu süreçlere iyi niyet yatırıyoruz diye orada ortaya koyduğunuz kurnazlıkları görmüyor değiliz."
"Suriye'deki son karanlık tablonun en büyük aktörlerinden biri" olarak İsrail'i işaret eden Fidan, "İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarının bir ayağını da Suriye oluşturmakta. Özellikle Suriye'de karışıklığın çıkması, kaotik bir ortamın olması İsrail için bir öncelik haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Esad Hasan Şeybani de İsrail'i suçladı
Şeybani de konuşmasında Suriye'nin toprak bütünlüğü ve istikrarının çok önemli olduğunu, bunun aynı zamanda bölgenin istikrarı demek olduğunu belirterek "Suriye'de kaosun çıkmaması konusunda uyarıyoruz" diye konuştu.
"İsrail en büyük sorunumuz" diyen Şeybani, "Önceki yıllardaki gibi İsrail'in tekrar eden tehditleri Suriye'nin egemenliğine göz koymuştur. Vatandaşlarımızın güvenliğini tehlikeye sokuyor" diye konuştu.
Suriye'de son durum ne?
SDG ile Şam yönetimi arasındaki ilişkiler, 10 Mart anlaşmasına rağmen kırılgan bir durumda ve son dönemde ise tansiyon yüksek.
Şam yönetimi ile SDG geçen Mart ayında Suriye'ye yeniden birleştirme ve istikrar çabaları kapsamında anlaşmaya varmış ve önemli petrol kaynakları dahil Suriye'nin dörtte birini elinde bulunduran SDG ve bölgesel Kürt yönetim organlarının Şam'la yeniden bütünleşmesi amaçlanmıştı.
Ancak taraflar birbirini anlaşmaya uymamakla suçlarken aynı zamanda bu anlaşmanın pratikte nasıl uygulanacağı ile ilgili de görüş ayrılıkları bulunuyor. SDG'nin Suriye milli ordusuna nasıl katılacağı ile ilgili netlik bulunmuyor, Kürtler güçlerinin Suriye ordusuna blok halinde geçmesi ve bütünlüğünü koruması gerektiğini savunuyor. Şam ise buna karşı çıkıyor.
Taraflar arasında zengin petrol yatakları ve diğer doğal kaynakların paylaşımı ile ilgili de ayrılıklar var.
Bu arada en son Halep vilayetinin kuzeyinde Şam güçleri ile SDG arasında çıkan çatışmada Suriye ordusundan bir asker hayatını kaybetti.
Şam yönetimi SDG'yi Mart anlaşmasının gereklerini yerine getirmemekle suçlarken SDG tarafından yapılan yazılı açıklamada ise "Şam hükümetine bağlı gruplar güçlerimizi kışkırtmaya çalışıyor, başta Der Hafir kasabası ve çevresindeki köylerde olmak üzere çeşitli bölgelerde şüpheli hareketlerde bulunuyor ve güçlerimizin bu provokasyonlar karşısındaki sabır ve itidalini sürdürmesine rağmen ateşkesi ısrarla ihlal ediyor" denildi.
Suriye Haseke'de 8 Ağustos'ta "Kuzey ve Kuzeydoğu Suriye Bileşenleri Ortak Tutum Konferansı" adı altında bir toplantı düzenlenmiş ve sonunda Şara'nın geçici anayasa bildirgesinin Suriye halkının beklentilerini karşılamadığı, geçiş döneminde daha geniş katılımlı bir süreç ve adil bir temsilin sağlanması için gözden geçirilmesi gerektiğini de içeren bir bildiri kabul edilmişti.
Şam yönetimi bu konferansı 10 Mart anlaşmasının ihlali olarak nitelendirerek Paris'te SDG ile düzenlenecek görüşmelere katılmayacağını açıklamıştı.
Taraflar arasında Mart ayında imzalanan anlaşma çerçevesinde SDG'nin entegrasyonunun yıl sonuna kadar tamamlanması hedefleniyordu.
Türkiye'nin pozisyonu ne?
Esad yönetiminin devrilmesi öncesi ve sırasında Şara denetimindeki HTŞ güçleri ile yakın ilişki içinde olan Ankara Suriye'de merkezi ve güçlü bir yönetimin kurulmasını istiyor.
Bir taraftan İmralı'daki PKK lideri Abdullah Öcalan ile başlatılan süreçte terör örgütünün kendini feshetmesi ve silahları bırakmaya başlaması sağlanırken diğer yandan PKK'nın uzantısı olarak SDG'nin Suriye milli ordusuna katılması ve tam entegrasyon sağlanması da Ankara'nın hedefleri arasında.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da verdiği farklı demeçlerde SDG'ye entegrasyon çağrısı yaparak Suriye'de "tek vatan, tek millet, tek ordu, tek hükümet" kurulması gerektiğini söylüyor.
Basın toplantısında Barrack'ın çabalarını yapıcı bulduklarını söyleyen Fidan, Suriye'nin birliği ile ilgili çalışmaları desteklediklerini kaydetti.
İktidara yakın basın yayın organlarında bir süredir Şara yönetiminin yakın zamanda SDG'ye yönelik askeri bir operasyon başlatacağı ve Ankara'nın da ihtiyaca göre buna destek verebileceğine yönelik haberler ve köşe yazıları yayınlanıyor.