Gençlerin protestoları sürüyor: Ne istiyorlar?
17 Nisan 2025CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun önce diplomasının iptal edilmesi ardından 19 Mart'ta da gözaltına alınmasına karşı denklem değiştirici ilk büyük tepki İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin polis barikatını aşmasıyla geldi.
İstanbul Üniversitesi'nde başlayan protestolar ülke geneline yayılırken, öğretmenlerin başka okullara atanmasına itiraz eden liseliler de eylemler yaptı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in son grup toplantısında verdiği sayıya göre 19 Mart sonrasındaki gösterilerde tutuklanan gençlerden halen 71'i cezaevinde.
Gençler neden alanlarda, ne istiyorlar?
Peki normalde amfilerde ya da sınıflarda olması beklenen, hatta apolitik oldukları iddia edilen bu gençler neden birden polis barikatını yıkarak önce Saraçhane'yi, ardından da Türkiye'nin pek çok kentinde alanları doldurdu?
Gerek gençlerin açıklamalarına gerekse uzmanlara göre protestocu gençlerin büyük bir bölümü sadece İmamoğlu'na yönelik tutuma itiraz için değil, içinde bulundukları çok farklı sorunların yıllar içinde birikiminin bir sonucu olarak sokaklara çıktı. Bu sorunlar ekonomik sıkıntılar, işsizlik, iş bulmada hakim olan torpil sistemi, düşük ücretler, geleceğini görememe ve kuramama, adaletsizlik, kültür faaliyetlerinin tek tipleştirilme gayretleri şeklinde sıralanıyor.
Ankara Araştırma ve Danışmanlık Direktörü Mert Uzunsoy, gençlerin İmamoğlu'na sahip çıkmasındaki temel motivasyonu ise diplomasının iptali olarak görüyor ve şunları söylüyor:
"Çünkü diploma deyince akla genç gelir. Üniversite diploma, iş bulma diploma demek. 30-35 yıl sonra bir kişinin üstelik İmamoğlu gibi güçlü bir siyasi figürün diplomasının iptaliyle gençler de kendilerini risk altında hissetti."
Araştırmalara göre gençlerin bir diğer büyük sorunu ekonomik şartların kötüye gitmesi ve düzelmesine dair bir umut görememeleri.
Uzunsoy, gençlerin kendilerini zaten özgür hissetmediğini, buna bir de parasızlığın eklendiğini belirterek, "Özgür hissedenler ise 'evet özgürüz, ama yoksul olunca ne işe yarar?' diye soruyor" yorumu yapıyor.
Gösteriler nedeniyle çok sayıda kişinin tutuklanmasının da gençlerin protestoları sürdürmesinde etkili olduğunu söyleyen Uzunsoy, aynı zamanda İmamoğlu ve diğer yetkililerin tutuklanmasına gidilen süreçte ortaya atılan iddiaların gençleri yeterince ikna edemediğini de vurguluyor.
Gençler özgürlüklerinin kısıtlandığını düşünüyor
Kamuoyu araştırma şirketi KONDA'nın 24-25 Mart'ta yaptığı araştırmaya göre Türkiye genelinde halkın yüzde 21'i bu eylemleri haklı buluyor. Öte yandan yüzde 52'lik bir kesim düzeni bozmadıkça eylemlere hak verdiğini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 27'si ise eylemlerin haksız olduğunu düşünüyor.
Gösterilere katılan gençlerin büyük bölümü genel olarak özgürlüklerinin kısıtlandığı görüşünü dile getiriyor.
KONDA Araştırma Genel Müdürü Aydın Erdem, 2024'te tüm Türkiye'ye "Bu ülkede insanlar kendi fikrini özgürce ifade edebilir mi? diye sorulduğunda yüzde 60 kadarlık bir oranın "hayır" yanıtını verdiğini belirterek, bu oranın gençlerde ise yüzde 70'lere çıktığına dikkati çekiyor.
Anketlerde katılımcılara "imkan olsa başka bir ülkede yaşar mısınız" diye sorulduğunda Türkiye genelinde yüzde 43 kadar insanın "evet" yanıtı verdiğini belirten Erdem, bu oranın yine gençlerde daha yüksek çıktığını ve yüzde 60'lara dayandığını söylüyor.
Bu arada Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından özellikle gençlerde bu oranların daha da yükseldiği tahmin ediliyor.
Erdem, Türkiye'de gençler de dahil depresyon endeksinin normalden çok yüksek olduğunu ve bu durumun 19 Mart sonrasında daha da arttığını söyleyerek, şöyle konuşuyor:
"Ekonominin insanları kaygıya ittiği çok net. Son 10 senedir belli aralıklarla depresyon endeksi ölçüyoruz. Bu oran son bir senede çok yükseldi. Şu anda ülkenin genel depresyon endeksi pandeminin göbeğindeki seviye ile aynı. Toplumda kaygı ve mutsuzluğu yaratan birinci unsur belirsizlik. İnsanlar geçim sıkıntısı çekerken değil, bu sıkıntı ne zaman bitecek diye tarif edemedikleri zaman daha mutsuz oluyorlar."
Gençlerin "daha ümitsiz, daha kaygılı iken aynı zamanda kaybedecek çok şeyleri olmadığını da" söyleyen Erdem'e göre gençlerin bir diğer sorunu da aldıkları eğitim ile ilgili. Öğrencilerin büyük bölümünün üniversitelerin niteliğinden ve üniversite yönetimlerinin tamamen merkezi iktidar tarafından belirlenmesinden mutsuz olduğunu ifade eden Erdem, "Bir diğer sıkıntıları ise ileride iş bulmada yarışacakları yaşıtlarının çok daha iyi imkanlarla ya da yurt dışında okumaları" diyor.
Gençlerin "apolitik" olmadığı neden görülmedi?
Türkiye'de genel geçer bir ön yargı gençlerin ebeveynleri kadar politik olmadığı yönündeydi. Ancak İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilk ve en çok gençlerin karşı çıkması bu ön yargıları biraz kırmış görünüyor.
Erdem, gençlere "apolitik" diye bakıldığını belirterek, bunun nedenini şöyle açıklıyor:
"Eski kafayla düşünüyoruz ve ideolojilerden referans alarak siyaset konuşmadıkları için siyasetle alakaları yok zannediyoruz. Oysa günün sonunda her tercih siyasettir. Bu çocuklar da tercihlerini tarif edemiyorlar ancak sıkışmış hissediyorlardı. Ve esasında gayet de politiklerdi. En son gördük ki politika dediğimiz sadece eski sloganları, eski ideolojik kavramları masaya getirmek değil, bir araya gelip tercihinizi ortaya koymaktır. Gençler de onu yaptı."
Uzmanlara göre günümüz gençlerini eskinin bilinen ideolojik kamplaşmaları ve siyasi kimlikleri ile okumak çok doğru değil.
Uzunsoy da gençlerin apolitik olmadığını düşünüyor ve düzenli aralıklarla yaptığı anketlere göre şu saptamayı yapıyor:
"Gençler artık sağ ve sol diye ayrılmıyor. Seküler Atatürk milliyetçiliği üzerinde büyük bir birikme var. Yeni nesil gençlik artık daha fazla Atatürkçü, daha az solcu ve daha az sağcı."
Genç seçmenin oranı ve siyasi eğilimleri ne?
Peki gençlerin mevcut siyasi partilere bakışları ve siyasi eğilimleri şu anda nasıl?
Uzunsoy, "genç seçmen" kategorisinin uluslararası kriterlere göre 18-29 yaş arası küme olarak ele alındığını söyleyerek, bu kümenin toplumun yaklaşık yüzde 21-22'sini yani beşte birini oluşturduğuna işaret ediyor.
İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından 4-8 Nisan günlerinde 28 ilde 18/29 yaş arası katılımcılarla yaptıkları son anketin sonuçlarını ise Uzunsoy şöyle açıklıyor:
"Bu küme yani gençler AK Parti'ye toplum içinde en uzak olan grup. Tüm ölçümlerimizde hiçbir zaman bu grupta AK Parti'yi birinci parti olarak görmedik. Kararsızlar dağıtılmadan AK Parti'yi tercih edenlerin oranı Türkiye genelinden daha düşük, yüzde 15,9. Kararsızlar dağıtılmadan CHP'nin oyu ise yüzde 29. CHP genç seçmende Türkiye ortalamasının üzerinde oy alıyor."
Bu arada Uzunsoy, Şubat ayında yaptıkları araştırmada AKP'ye oy veren genç oranı ile Nisan'daki araştırmadaki oranın aynı çıktığına dikkat çekerek, bunun AKP'ye oy veren gençlerin partiden kopmadığını ve tersine konsolide olduğunu gösterdiğini belirtiyor.
Öte yandan aynı ankete göre şaşırtıcı bir sonuç Zafer Partisi ile ilgili. Uzunsoy, Zafer Partisi'nin yüzde 12,8 ile Türkiye genelinde aldığı oyun yaklaşık iki buçuk katını gençlerden aldığını söylüyor.
Genç seçmenlerde DEM Parti yüzde 8,2 civarında iken, Uzunsoy'a göre genç Kürt nüfus sekülerleşme ve kentleşmenin etkisi ile CHP'ye doğru kayıyor.
Kendini muhafazakâr olarak tanımlayan ancak AKP'ye oy vermek istemeyen gençlerin Yeniden Refah Partisi'ni tercih ettiğini ve oy oranının bu kümede 5,3 olduğunu söyleyen Uzunsoy, İYİ Parti'nin ise henüz eski Genel Başkan Meral Akşener'in hatalarını gençler açısından üstünden tam atamadığını ve yüzde 4 oranına ulaşabildiğini, ancak İYİ Parti'nin gençlerdeki oylarını Zafer Partisi'nin de kestiğini kaydediyor.
Öte yandan gençlerin en az tercih ettiği partilerden biri ise Cumhur İttifakı ortağı MHP. Uzunsoy, 18-29 yaş arasının sadece yüzde 4'ünün MHP'ye oy vereceğini söylediğini belirterek, bu gençlerin de yüzde 80'inin erkek olduğunu ve en büyük motivasyonlarının da iş bulmak olduğunu söylüyor.
Uzunsoy, Türkiye'de bütün üniversite kampüslerinin 2023 genel seçimleri sandıklarına bakıldığında muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortalama yüzde 70 civarında oy aldığı bilgisini de ekliyor.