“Ankara'yı biraz endişeyle izliyorum”
18 Temmuz 200723 Temmuz genel seçimleri Avrupa’da da dikkatle izleniyor. Yeni meclis aritmetiğinin doğurabileceği koalisyon formülleri üzerinde fikir yürüten Avrupalı politikacıların ortak kanaati, Türkiye’nin Avrupa perspektifinden uzaklaşmaması gerektiği.
DW Türkçe Servisi Yöneticisi Baha Güngör’ün sorularını yanıtlayan Alman Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Milletvekili ve Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz, Türkiye’deki erken seçime anayasa krizinin neden olduğunu söyledi.
Ruprecht Polenz sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamuoyu araştırmaları iktidardaki AK Parti’nin seçimi kazanacağını gösteriyor ama meclisteki sandalye dağılımının nasıl tecelli edeceği bence daha ilginç. Yine sadece iki parti mi yüzde on barajını açacak, yoksa milliyetçi MHP de üçüncü parti olarak meclise girebilecek mi? Benim açımdan asıl önemli soru bu. Bu nedenle de Ankara’daki gelişmeleri biraz endişeyle izliyorum.”
“Erdoğan kendine güveniyor”
CDU’lu milletvekili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Isparta mitingi sırasında sarf ettiği, “Seçimi kazanamazsam siyasetten çekilirim” şeklindeki sözleri ise şöyle değerlendirdi: “Bu, Erdoğan’ın kendine ne kadar güvendiğini gösterir. Çünkü onun için siyaseti bırakmak söz konusu olamaz. Genel seçimi kazanacağını düşündüğü için iktidarda kalacağından emin görünüyor.”
Alman siyasetinin Türkiye uzmanları arasında anılan Ruprecht Polenz “Reform sürecinin tıkanmış olması bakımından Türkiye’nin Avrupa yönünde ilerleme şansının bulunup bulunmadığına” ilişkin olarak da “Bu biraz da seçim kampanyasının zorluklarıyla ilgili bir konu. Seçmen tercihini isabetli yapar ve meclisteki kuvvet dağılımına sağlam şekil verirse, ki Türkiye’nin meclis çoğunluğunun desteğine sahip manevra kabiliyeti yüksek bir hükümete ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, o zaman reform sürecinin devam etmemesi için hiçbir neden kalmaz. Yeter ki bu irade gösterilsin” dedi.
“Avrupa yolunda ilerlemeli”
Polenz sözlerine “Kanımca Erdoğan Avrupa yolunda ilerlemek istiyor. Bunun için direnci kırması gerekiyor. Kamuoyu araştırmalarına göre Avrupa taraftarlığında azalma var. Partisinde de daha fazla direnişle karşılaşacaktır. Ama onun ekonomik büyümeyi de kısmen borçlu oldukları Avrupa arayışını sürdürmesi kanaatimce yapabileceği en doğru şey olur” şeklinde devam ettirdi.
Almanya Federal Cumhuriyeti Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Polenz, aralarında Almanya’nın da bulunduğu bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye’yi tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklığa ikna etmeye çalıştığını, Türkiye bunu kabul edip etmeyeceğini” sorusunu tartışmak için ise henüz erken olduğunu belirtti.
Alman milletvekili “Avrupa Birliği oy birliği ile tam üyelik müzakerelerinin tam üyelik garantisi olmaksızın ama tam üyelik hedefiyle başlatılmasını kararlaştırmıştı. Tam üyelik tabii ki Türkiye’nin tüm kriterleri sadece kağıt üzerinde değil ama fiiliyatta da yerine getirmesini gerektiriyor. Bazı konularda Türkiye’nin önünde daha uzun bir yol olduğunu anlıyoruz. Örneğin Türkiye’nin Kıbrıs konusunda bizzat verdiği taahütleri yerine getirmekte zorlandığı görülüyor. Bir kulübe üye olurken, aranızdan birini tanımıyorum demek olmaz. Türkiye’yi önümüzdeki yıllarda meşgul etmesi beklenen bütün bu problemler aslında pekala çözülebilir” dedi.
Beyaz ve kara Türkiye
“Türkiye’deki siyasi krizler toplumun dindar kesimlere daha fazla hoşgörüyle yaklaşması sayesinde atlatılabilir mi?” sorusu üzerine Polenz “Beyaz Türkiye’yi temsil ettikleri söylenen şimdiye kadarki elit zümreler, yani Kemalistler ve Batı’daki kentliler, karşılarında da kara Türkiye’nin temsilcileri sayılan ve Anadolu’da yükselerek önemli mevkilere gelenler. Başbakan Erdoğan da mitingler de kendini Anadolu’daki yeni elit zümrenin temsilcisi olarak tanıttı” diyerek düşünçelerini ifade etti.
Ruprecht Polenz “Hiç kuşkusuz, Avrupa yönünde çizdiği rota ile onların yükselmesinde ve ekonomik bakımdan ilerlemelerinde payı oldu. Nihayetinde yabancı sermaye yatırımlarının artması Türkiye’nin Avrupa perspektifi için sarf ettiği gayretleri sürdürüp sürdürmeyeceğine bağlı” diye sözlerini tamamladı.